70’li yılların birinde doğmuş. Doğduğu günden bugüne yaşıyor. Yaşamak yaş sahibi olmaksa yaşlanıyor.
1994’ten bu yana çok sevdiği bir işi yapıyor: Eğitimle uğraşıyor.
Kalem, defter ve kelime bulursa yazıyor. Yazdıklarını -nedendir bilinmez- diğer insanlarla paylaşıyor. Adını artık sadece meraklılarının bildiği bir kitapta yazar olarak adı geçiyor.
Hobi olarak şu anda okumakta olduğunuz bu blogla uğraşıyor.
Ülkesini çok sevmekle birlikte birkaç şehre ayrıcalıklı anlamlar yüklüyor:
Doğduğu şehri -Antalya’yı- ve (şimdi orada olmasa da) uzun yıllar doyduğu şehri -Denizli’yi- hep seviyor.
Üniversite şehrini -Erzurum’u- ve mesleğinin ilk şehrini -Mardin’i- hiç unutmuyor. Bir de takımının renklerine hayran olduğu şehir var ki onu bilen biliyor zaten.
Yabancı dil bilmiyor. İyi ki bilmiyor! Türkçe bilmekle gurur duyuyor.
Evli. Evli olduğu kişiyle evli olduğu için her gün şükrediyor.
Yusuf Bedirhan’a 9 yıl 12 gün babalık yapmış olmanın mutluluğunu hiçbir şeye değişmiyor. Şimdilerde Beyza Nihan ve Elif Ferzan’ın babası…
“Boş vakit bulursam ayrıntılı bir “Hakkımda” yazısı yazarım inşallah.” diyerek okuyucuyu oyalıyor. 🙂
Yazara dair bilgi kırıntılarının bulunduğu şu iki yazıyı da okumanızı tavsiye ederiz:
2001’de Başlayan Yazı ve Blog Macerası
Uzun zaman önce blog siteme yaptığınız bir yorumu bugün tekrar okurken kim olduğunuzu merak ettim. Blog sitenizi ziyaret ettim ve çok beğendim. Özellikle bu “hakkımda” yazısına yorum yapmadan geçemezdim. Yaşınız ve -dolayısıyla- hayat tecrübeniz benden fazla olduğu için yazım yeteneğinizi övmek, bir tür ukalalık olabilir diye düşüncemi titizlikle yazıyorum. Düşüncem:
Kendini “blogger” olarak addeden ama yazıyla iletişim becerisi bariz düşük olan yüzlerce içerik üreticisinden bıkkınlık gelmişken, sizin yazılarınızla tanışmak beni mutlu etti. Kaleminize (klavyenize) sağlık.
İyi bloglar.
Her şeyden önce geri dönüşünüz ve beğeniniz için teşekkür ederim.
Yazarlık kesinlikle yaşla ilgili değil. Biraz yetenek, biraz çalışma. Biri olmazsa diğeri mutlaka eksik. Sanalın sunduğu kolaylıkla birlikte günümüzde herkes kendini yazar sayıyor artık. Üç beş cümle kuramayan insanların kitap yazdığını ve bunların bir okuyucu kitlesinin olduğunu görünce yazmaktan korkuyorum. Tüm endişelerime rağmen bir direniş göstergesi olarak üç beş satır da olsa yazmak zorunda hissediyorum kendimi.
Yazıyla kalın inşallah.