Sevgili Ayşe,
Dikkatini çekti mi, bilmiyorum, son günlerde bir reklâm filmi dönüyor televizyonlarda. Ve soruyor: “Birbirimize düşmek mi, birbirimizi düşünmek mi?”
Sence hangisi?
Birinci sorunun kolaycılığına kaçmazsan eğer, ikinci sorunun mantıklılığını söylüyor akıl. Bizi bir manada aldığımız sorumlulukların çokluğu veya büyüklüğü insan kılıyor.
Bana sorarsan, insan bir (saf) âşık gibi sevmeli karşısındaki insanı. Mecnun’un Leyla’ya vuruluşu gibi… Kerem’in Aslı’y(l)a yanışı gibi… Ferhat’ın Şirin(li) günleri düşünerek dağları delişi gibi…
Ama beceremiyoruz. Sudan sebepler birbirimize düşürüyor bizi. Bazen bir takım, bazen bir parti patırtı, bazen bir düşünce… Düşünce birbirimize düşünemiyoruz birbirimizi. Düşünmek istemiyoruz da denilebilir. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” beyanındaki inceliği anlayacak kadar olsun düşünebilseydik keşke birbirimizi. Akif’in deyişiyle:
“Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile…
Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile!
Kaç hakikî Müslüman gördümse: Hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!”
Bütün bu keşmekeşin içinde Ayşe de kendisine sormadan edemiyor (edemesin): Niye bütün bunlar? Ben ne yapabilirim insanlar birbirine düşmesin diye?
Bundandır ki Ayşe(ler) okumalı. Kardeş kardeşe düşmesin, evlat atayı incitmesin, komşu komşuya küsmesin diye emek vermeli / verilmeli.
Ayşeler okumalı ki, meydan sadece kendini düşünen insanlara kalmasın. Kötüler hâkim olmasın hayata. Çünkü senin -yani iyilerin- bıraktığı boşluğu birileri nasılsa dolduracak. Çünkü hayatın hiçbir anında bir zerrecik boşluk yok. “Var.” deme, kıyamet kopar.
“Gitme!” demek geliyorsa da içimden, bastırıp acıları, susturup anıları “Git.” diyorum. Git ki, seni bekleyenlerin gözleri yollarda kalmasın. Git ki, boşluklar boş insanlarla dolmasın. Gidişin yaraya merhem olsun, dertliye derman. Gözlere mendil olsun, kalplere kandil.
Bıraktığın(ız) boşluk neyle dolar, onu da söyle ama!
Gidişin hatıraları birbirine düşürür belki. Bir haset, bir fesat alır başını gider. Küllenmiş yangınlar alevlenir. ‘Aslı’ olmayan ne varsa yanar âlemde. Mecnun çöllerde su arar, Ferhat dağlarda.
Ağlamak çare midir?
Sen de düşüncelerini paylaş!