Her sabah boynuna sarılarak yolcu ettiğiniz bir babanız var değil mi? Kokusunu içinize çektiğiniz…
Benim yok artık. Ben onu son kez tabutuna sarılarak yolcu ettim dün.
Bir daha “babam” diyeceğim kimse olmayacak. Kollarına atılacağım bir babam. Yaramazlık yaptığımda bana kızacak bir babam. Dünyanın en güçlü insanı olan babam.
Babasının elinden tutup gezen çocukları kıskanacağım hep. Parkta çılgınlar gibi eğlenen çocukları… Havaya her atılışında sevinç çığlıkları atan çocukları. Zerre korkuları olmayan. Babalarının onları yakalayacağını bilen çocukları…
Beni artık havaya atmayın. Tutacak babam yok. Düşerim. Düşersem kaldıracak babam da yok.
Yarın okulda herkes benden bahsedecek. Bu çocuk, o çocuk diyecekler. Dün babası şehit olan çocuk.
Ah baba! Beni yine kimse bilmeseydi. Sadece senin evladın olarak kalsaydım. Sen benim okuldan dönüşümü bekleseydin, parmakla gösterilen ‘o çocuk’ olmadan…
Sen gittin, bir unvan verdiler bana. Şehit çocuğu diyorlar. Şehit çocuğu ne demek baba? Olsaydın anlatırdın değil mi? Hem en güzel sen anlatırdın. Bana her şeyi en güzel sen anlatırdın ya!
Televizyonlar her gün senden, bazen de benden bahsediyor. Televizyona çıkmak için şehit olmak mı gerekiyor baba? Şehit çocuğu olmak mı gerekiyor?
Orada konuşan amcalara bakarsan çok önemli bir iş yapmışsın bu vatan için. Çocuk aklımla bunu anlayamıyorum. “Vatan sağ olsun” diyorlar. Babalar ölmese vatan sağ olmaz mı baba? Sadece babalar değil hiç kimse ölmese de vatan yine sağ olsa!
Ben yine şanslıyım(!) baba. Sana kaç kez sarıldım kim bilir hayattayken “babam” diyerek. Bir bebek vardı kucakta. Onun da babası şehit olmuş. Büyüyecek, konuşacak, baba diyeceği birini arayacak etrafında. Sarılıp sımsıkı, baba diyeceği birini… Ama bulamayacak. Fotoğraflar insana babalık yapar mı baba?
Biliyorum, üç gün sonra herkes unutacak seni ve arkadaşlarını. Televizyonlar unutacak, konuşan amcalar unutacak, klavye kahramanları unutacak.
Ben…
Ben hiç unutur muyum baba seni! Unutmam. Seni de unutmam, seni şehit eden hainleri de.
Annem söyledi: “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin” diyormuş Allah. Bir gölge misali yanımda olacağını biliyorum. Yine elimden tutacağını. Ümitsizliğe düştüğümde sırtımı sıvazlayacağını biliyorum. Ben büyük adam olacağım baba. Tıpkı senin gibi. Senin gönderde tuttuğun bayrağı ben de yere indirtmeyeceğim.
Ben büyüyorum baba. Büyüyeceğim. Benimle beraber kinim de büyüyecek. Büyüyecek baba.
Duyuyor musun!
Tüylerim diken diken okudum. Torunum boşanmış bir anne baba çocuğu. Babasızlığın onda yarattığı fırtınalarından nasibimizi aldık. Bu şerefli olayda ise tamamen kurban olan şehitlerimiz için duyulan acı bizlerde , ya da hepimizde değişik sürelerle etkili olacak. Kabul edilmesi gereken bir tek şey var ki, Türkiye tarihinin bu dönemini, hırslar uğruna kanla yazıyor. Hiç bir teselli kabul etmeyecek bu minik kız ve nice yetimlerimize Allah’ın sonsuz tesellisini diliyorum. Yazınızdaki o yavrunun içli söylemleri aynen yaşayacağı dar boğazlar olacak… Dilerim bu günler biter. Saygılar..
Yorumunuz için teşekkür ederim Ece Hanım.
Bazı konular vardır, yazıp yazmamak arasında gidip gelirsiniz. Bu onlardan biriydi. Daha önceki hain saldırıları da düşünürsek yüzlerce şehit verdik. Onların ardından bir şey yazmak hep acıttı içimi. Başkalarının acılarını anlatmak dünyanın en zor işi. Zaten ne yazarsak yazalım o insanların duygularını dile getiremeyeceğiz.
İşin siyasi boyutuna değinmeyi zaid görüyorum. Kelimelere yazık olmasın. Sizin de dediğiniz gibi inşallah ülkemiz bu zor ve sancılı süreci çabuk atlatır. Güzel günler çok uzakta değildir inşallah.
“kimse ölmese de vatan yine sağolsa”…
Harika anlatmışsınız, efendim. Yazıyı okuyunca duygulanmamak mümkün değil. Umarım bir daha böyle üzücü olaylar yaşamayız.
Ne bitmez tükenmez düşmanımız varmış böyle. Ülkemizin huzura kavuşmasını istemeyen içeride dışarıda ne çok hain.
Duadan başka bir şey de gelmiyor elimizden. Allah hainlere fırsat vermesin…
Yorum için teşekkür ederim.
Kimse ölmese de vatan sağ olsa… Ağlayan anaların hesabını, akan kanın hesabını, yetim çocukların hesabını, geleceği çalınan gençlerin hesabını nasıl vereceğiz bilmiyorum. İmanın en zayıfını gösterip buğz etmekten başka elimizden gelmeyen şeylerin hesabını nasıl vereceğiz? Dünyanın her yerinde ağlayan müslümanların göz yaşları bizi yakmaya yetmez de artmaz mı? Dolduk hocam, dolduk da taşamadık. Taştığımız zaman hocam, bu selin önüne kimse set çekemeyecek. İnşaallah o sel yüreğimizdeki yangını söndürecek. Yakın hocam, uzak değil. Şimdilik sabır ve dua ve azim.
Sevgili Kâri’, duygularımıza tercüman oldun. Teşekkür ederim.
“İmanın en zayıfını gösterip buğz etmek…” diyorsun ya, belki pek çoğumuz o kadarını bile yapmıyoruz artık. Haklısın dolduk hem de nasıl dolduk! Dünya hâlâ dönüyorsa bizim gibi günahkâr kulların değil, birkaç gözü yaşlı, ağzı dualı güzel insanın yüzü suyu hürmetine dönüyor olmalı. Allah bizi affetsin!..