Ömrünün yarısını -gençlere- nasihat ederek geçirmiş bir adamın kendine söz geçirememiş olmasının verdiği yorgunlukla yazılmış satırlar bunlar. Öyle yorgunum ki! Sözlüğü döksem buraya halimi anlatmaktan aciz kalır.
Yarına dair hiçbir ümidin olmadığı şu günlerde içine kapanmış, kapandıkça günleri sıradanlaşmış, dünün bugünden, bugünün yarından iyi olduğunu düşünen bir adam.
Ne yazmak teselli ediyor beni ne okumak. İkisini de yapmıyorum zaten doğru dürüst. Okumuyorum çünkü okuduklarımla yaşadığım hayat arasında en küçük bir benzerlik yok. Kitaplarda yer alan o kadar güzel cümlenin hayatta hiçbir karşılığının olmaması yıpratıyor benliğimi. Yazarlar bizi kandırdılar mı yoksa? Şiirlerde anlatılanlar hep bir hayal miydi? Hiç mi gerçekliği yoktu mısralardaki dünyanın?
“Ben böyle yaşamaktan bıktım be usta” diyen şarkıyı dönüp dönüp dinliyorum. Ha bir de “Ben yoruldum hayat, gelme üstüme” diyen şarkı dilimde geziyor ne zamandır.
İnsanın inancı olmasa delirmek işten değil. Gördükleriniz ve yaşadıklarınız karşısında “ya sabır” deyip susuyorsunuz. Ki bu susuş, imanın en zayıf şekli olarak tarif ediliyor.
Yüzyıllar boyunca tartışılmış bir konudur cehennemin niye yaratıldığı. Evet, Allah kuluna zulmetmez, onu cehenneme atmaz. Ama insanlar kendi iradeleri ile cehenneme giderler. Eğer cehennem olmasaydı zulüm olurdu. Dünya üzerindeki bu kadar acının, feryadın, gözyaşının tutuşturduğu bir ateş mutlaka olmalı.
Âlemin keyfi yerinde yine maşallah!
* * *
Yukarıdaki satırları 13 Şubat 20171 tarihinde taslak olarak kaydetmişim. Bugün de hiç değiştirmeden yayımlamak istedim. Hangi amaçla kaleme aldığımı bile hatırlamıyorum şu an. Sıkıldığım günlerin birine denk gelmiş olmalı. Yaklaşık bir yıl sonra yazıyı görünce sevindim, hiçbir şeyin değişmediğini görünce üzüldüm.
“Dünya işte, burası bu kadar” diye bir söz takılmıştı dilime. Belki bir şiirdendi. Aslını merak etmedim. Google’a da sormak gelmedi içimden. Sonuçta burası bu kadar işte. Dünyadan beklentilerimizi ne kadar yüksek tutmuşuz öyle. Oysa kelime anlamı içinde bile “alçaklık” barındıran bir dünyadan bu kadar büyük beklentilerimizin olması garipti. Bunu da kendi saflığımıza verelim.
Çok gecikmiş ve -belki- de anlamını yitirmiş bir yazı olarak bunu da buraya kaydedelim. Bakarsın birinin beğenisini kazanır, birinin hoşuna gider, biri eleştirir, biri söver, birileri yorum yazar.
Sonuçta herkes mutlu olur. :))
- Yıllar sonra bir de dipnot ekleyeyim buraya. Yazıyı taslak olarak kaydettikten on gün sonra deli saçması suçlamalarla gözaltına alınmış ve on aya yakın özgürlüğüme kastetmişti zalimler. (15 Aralık 2024) ↩︎
Sen de düşüncelerini paylaş!