Bestelenmiş şiirler üzerine çalışırken yeni birkaç yazı derleyeyim diyerek önümdeki deftere dört şair yazdım: Faruk Nafiz Çamlıbel, Ümit Yaşar Oğuzcan, Sabahattin Ali ve Yahya Kemal Beyatlı.
Önce eskiden aldığım notları derledim. Sonra internette araştırma yapmaya başladım. Sayfalar arasında gezinirken Ali Kocatepe‘nin bir yazısına çıktı yolum. Kocatepe, benim yukarıda saydığım dört şairden üçünü yazısına konu etmiş. Üçü bir arada yani. 🙂
İlginç olan sadece bu değil tabi. Bu üç şairimizin de kasım ayı içinde ölmüş olmaları. İki gün sonra kasım ayına gireceğiz. Madem öyle bu üç şaire öncelik verip onların bestelenmiş şiirlerini toplayayım dedim. Sabahattin Ali’yi dördüncü yazı olarak ele alacağım artık.
İnterneti dipsiz bir kuyuya benzetiyorum ben. Ne kadar derine inerseniz inin dibini bulamıyorsunuz. Sadece derinlik yönüyle değil, zenginlik yönüyle de öyle. Ne kadar su çekersiniz çekin kuyudan suyu azalmıyor. Hatta sürekli artıyor.
70’li yılların Hayat Tarih mecmuasından ulaştığım bilgiler
Faruk Nafiz Çamlıbel’in bestelenmiş şiirlerini ararken ilginç bir belgeye ulaştım. Hayat Tarih mecmuasının 1973 Mart sayısında tarihçi Yılmaz Öztuna benim aradığım listeyi yapmış zaten. Yazıdan Çamlıbel’in 48 şiirinin bestelediğini öğreniyorum. Oysa benim çıkardığım listede bunun üçte biri vardı ancak. Hatta aynı yazıda Öztuna, Yahya Kemal ve Orhan Seyfi Orhon ile ilgili araştırma yaptığını (Ekim 1972 tarihli Hayat Tarih dergisi) ve Yahya Kemal’in bestelenmiş 68 şiirine, Orhan Seyfi’nin ise bestelenmiş 33 şiirine ulaşabildiğini söylüyor.
Hayat Tarih Mecmuasının Ekim 1972 tarihli sayısından… (Kaynak için tıklayınız)
Faruk Nafiz belgesini inceledikten sonra hemen aynı internet sayfasında Öztuna’nın diğer yazısını aradım. Kolay bir şekilde onu da buldum. Bu kadar eski dergileri, gazeteleri kimler tarayıp internet ortamına aktarıyor merak ettim doğrusu. Bilgiyi paylaşmak sanırım bir zevk. Yoksa insanlar böyle meşakkatli bir işle niye uğraşsın ki?
Yeterince bilgiye ulaştım. Asıl sorun bundan sonrası. Daha önce yazdığım bestelenmiş şiirler yazılarımda bir yazı (Attila İlhan’ın bestelenmiş şiirleri) için en fazla 25 şiir karşıma çıkmıştı. Sonra ilavelerle 29 olmuştu. Şimdi nereden baksan 50’şer şiir olacak yazılarda. Bunu bir yazıya sıkıştırmak mantıklı olacak mı, yoksa ikiye mi bölmeliyim bilmiyorum. Sadece bu kadar da değil tabi. Bahsedilen her şiirin orijinal halini bulmak, bestelerini Youtube’dan dinlemek, farklı besteleri varsa onları ayırmak, şiirlerin en azından şarkı olan bölümlerini eklemek, şarkılara kolay ulaşabilmek için çalma listesi hazırlamak ciddi bir emek gerektiriyor.
Yorucu mu, evet yorucu. Peki niye uğraşıyorum? Zevk için. Hiçbir özel amacı yok yaptığım işin. Tamamen bir hobi. Zaten sıkıldığım an uğraşmaktan vazgeçeceğimi beni tanıyanlar bilir.
Bu dinlenme yazısını da araya sıkıştırdığıma göre yeniden asıl işime dönebilirim. Şimdi sırasıyla üç yazı gelecek bir engel çıkmazsa. Yahya Kemal Beyatlı, Ümit Yaşar Oğuzcan ve Faruk Nafiz Çamlıbel. Nereden baksan 150 şiir beni bekliyor. Bi’ “kolay gelsin”inizi alırım artık!
Çamlıbel’in Han Duvarları sıklıkla şiir dinletilerine konu olur. Bizde lisede sergilemiştik, epey de uzun ama gençlik işte ezberleniyor. 🙂 O günler aklıma geldi şimdi. Bekliyorum yazıları hevesle.
Şairinden daha ünlü şiirler vardır. Han Duvarları biraz öyle bir şiirdir.
Yazı dizisi çok güzel olacak ama beni şimdiden çok yordu. Tabi temel sebep telefonda çalışıyor olmam. Ama pes etmek yok. 😊
Telefondan çalışmak mı? Tastamam delilik. Ben yapamıyorum. İlla ki bilgisayar ekranında göreceğim. 🙂
Haklısınız biraz değil epey delilik. 🙂
Ama şu an başka seçeneğim yok. Bilgisayarda çalışmak elbette çok daha keyifli ve hızlı. Telefonda bir yazı için harcadığım sürede bilgisayarda en az üç yazı hazırlanır. Az biraz daha böyle idare etmem gerekecek sanırım. 🙁
O zaman hayırlı başarılar olsun inşaallah.