“Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.” dizisinden sonra şiire devam etmese de olurmuş Nazım. Şiirin başlığını ‘özgürlük’ yapıp sadece bu dizeyi yazsa olmaz mıydı sizce? Söz dönüp dolaşıp buraya gelecekti, bunu biliyordum. Ama bu kadar çabuk geleceğini tahmin etmemiştim. Öncelikle şiiri tekrar hatırlatan eşime1 teşekkür etmeliyim. Bugün “yıkılmadım, ayaktayım” diyebiliyorsam onun sayesindedir.
Vatana ihanetten 20 yıl ceza alır Nazım. Almaz aslında zorla verirler. Önceki davalarıyla birlikte 28 yıl cezası olur. Ve kesintisiz 12 yıl cezaevinde kalır. Ömrümün en güzel yıllarını esaret altında geçirir. Ancak af çıkınca kurtulur cezadan ve esaretten.
12 yıl… Ne için? Devleti yıkmaya çalışmak. Nazım’ın birkaç şiiri, birkaç düşüncesi ile yıkılacak olan devlet, bırakın yıkılsın zaten. Aynı devlet, Nazım’ın bir şiirini kız arkadaşına hediye etti diye 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Attila İlhan’ı cezaevine göndermemiş miydi?
Kimse burada devlet güzellemesi yapmasın. Yıllar var ki devlete olan inancımı ve bağlılığımı bir kenara koydum ben. Birilerinin meşhur cümlesini bozarak yeniden kurayım: “Kimse bizim ülkeye olan sevdamızı test etmesin.” Ülkeyi sevmek başka bir şey. Ülke; topraktır, vatandır. İnsan vatanını sevmez mi? Devletse o vatan üzerinde işleyen bir çarktır. Ve o çark sadece insan öğütür. Sağa dönse de insan öğütmüş bugüne kadar, sola dönse de. Acı olan ne biliyor musunuz? Çark ne tarafa dönüyorsa diğer taraftakiler seyrediyor, hatta alkış tutuyor. Yarın tersine dönerken dişleri arasında kendisini öğütecek bir sistemi niye alkışlar ki insan?
Bugün Pazar
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben…
Bahtiyarım…
Nazım Hikmet RAN
Sizin için Suavi’nin sesinden şiirin şarkısını da ekledim buraya. Şarkıyı da seveceksiniz. 🙂
Bir şeyi eklemezsem yazı eksik kalır. Nazım Hikmet cezaevine girmeden bir süre önce Piraye ile evlenmiştir. İçeride kaldığı süre boyunca da Piraye’ye mektuplar yazar. Piraye ona cevabî mektuplar gönderir. Piraye içerideki Nazım’ın her şeyidir. Gelin görün ki içeriden çıkmadan bir süre önce terk eder Nazım Piraye’yi.
Ah Nazım! 10-12 yıl senin kahrını çekmiş, hapishanede yoldaşın olmuş, sırdaşın olmuş bir sevgiliye bunu nasıl yaparsın? En güzel aşk şiirlerini Piraye için yazmadın mı sen? Af çıkmamış olsa en az 25 yıl yatacaktın. Ve o kadın seni 25 yıl bekleyecekti. On yıl beklediği gibi.
Piraye seni hiç affetmedi. Sanırım diğer kadınlar da affetmeyecek.
- Bazen insan bir dipnota dönüşür bile isteye. ↩︎
Sen de düşüncelerini paylaş!