“Daha dün annemizin
Kollarında yaşarken
Çiçekli bahçemizin
Yollarında koşarken…”
Bu şarkıyla başlamıştı macera. Hatırlayanlar için…
Yeni bir anne baba bulmuştuk kendimize. Sonra bir abi, bir abla olmuştu anne baba saydığımız insanlar. En zor günümüzde, biri vardı yanımızda, bizi yalnız bırakmayan. Farkına varamadık büyüdüğümüzün, onları arkadaş bellediğimiz zamanlarda bile.
Onlar birer elçiydi. Bir haber getirmişlerdi uzak diyarlardan. Ve bir davet, muhabbet faslına… Hangi diyardan geldiklerini bilmezdik. Ama beyaz güvercinlerden duymuştuk bir keresinde. “Mutluluk” adlı bir ülkenin var olduğunu.
Emanet bir ifadeyle söylersek: “Yığınların kurtuluşuydu omuzlarına aldıkları yük. O insan, bu insan demeyip hepimizin içinden geçtiler. Meydanlardan kitaplara çağırdılar bizi. Duymadık, ya da duymak istemedik.”
Bembeyaz sayfalar açtılar önümüze. Yazmak istedik, kalem oldular. Yanlışlarımızı düzeltirken silgimiz… Mürekkepleri kan mıydı, gözyaşı mı?
Meçhul…
Biz sormadık, söylemediler de. Büyü bozulur diye korktuk hep.
Bir elçi gibi karşılayamadık onları. Biz, rüzgâr olup kırdık; onlar çiçek olup affettiler. Çok mu ağırdı istekleri? Kesinlikle hayır!.. Önce “sevgi, saygı” dediler. Sonra “çalışmak”… Bir de, hizmet etmemizi istediler vatana, millete, dine ve bütün insanlığa.
“çok alıngan bir çocuk oluyor gökyüzü
dokunsam ağlayacak.
kadınların bir mendilde kalıyor gözyaşları.
sokaklar bizden daha özgür ve daha telâşlı.
bense her şeye rağmen ve herkese aykırı.
ellerimde bir demet karanfil
yine sana geliyorum, yine sana…”1
diyerek çalmışlardı kapımızı. Ve gitmediler o günden sonra, hep kaldılar içimizde. Gitmek isteseler de biz bırakmayacaktık zaten.
Umuttu onlar, müjdeydi, yarındı. Belki de vakitsiz, lâ-mekân bir cemre.
Yıllar önce (1999 belki 2000) kaleme alınmış olan bu yazı ancak bugün İnternet ortamında kendine yer bulabildi. Bu vesileyle bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun.
- Mustafa Özçelik ↩︎
Yavaş yavaş yazılarla tanışıyorum. Bir çocuktum ve şiirin masalını dinledim sanki. Ama masal gerçekti. Masal demem tadındandı. Hele o şiir…
Teşekkür ederim Ece Hanım. ☺
Şiiri ben de Selçuk Küpçük vasıtası ile tanımıştım. Güzel bir şiirdir. Bestesi de öyle.