You are currently viewing Bir Yol Hikâyesi: Özgürlük

Bir Yol Hikâyesi: Özgürlük

Yolculuk yapmayı sever misiniz? Seviyorsanız yazının devamını okuyun. Ben odadan odaya geçmeye bile üşenirim diyorsanız bu yazı size göre değil. Ben uyarımı yaptım, hâlâ okuyorsan sonuçlarına katlanırsın.

Nereden başlayacağıma karar veremiyorum. Her insanın dünya yolculuğu doğumla başlar. Ben o kadar eskiye gitmeyeceğim. Doğumdan itibaren anlatmaya başlarsam bundan bir yazı dizisi çıkar. Ben size çok yakın bir zamanın yolculuğundan bahsetmek istiyorum.

Ekim ayının ilk günleriydi. Ülkenin kuzey batısına doğru bir yolculuğa çıktım. Tam olarak turistik bir yolculuk değildi aslında. Çünkü geçtiğim hiçbir yolu bir daha geçmeyecektim. Dönüşü olmayan bir seyahatti bu.

Günün akşamında kendimi bir başka ülkede bulmuştum. Bir ülkenin vatandaşı olmakla bir başka ülkede mülteci olmak arasında birkaç dakika varmış. Yaşayıp öğrendim.

Türkiye’den bakınca bir kaçış gibi görünebilir. Ama öyle değil. Bu, özgürlüğe doğru bir koşuydu. Komşu ülke Yunanistan’dan bakınca bir kurtuluş olarak görünüyor bu yolculuk.

Zulmün zirve yaptığı bir dönemde başka seçenek kalmayınca çaresizlik de diyebilirsiniz.  Aslında her şey 15 Temmuz denilen meş’um plan ile başladı. Birilerinin saltanatı için kurban lazımdı. Ve birileri çok önceden kurguladıkları senaryoyu sahneye koyduklarında bu kadar çok insanın mağdur olacağını kimse tahmin etmemişti.

Önce yirmi iki yıl boyunca gururla yaptığım mesleğimi aldılar elimden, hiçbir gerekçe göstermeden. Bir süre sonra özgürlüğümü çaldılar. Ağır ceza mahkemelerinde yargılandım. Bir yıl kadar dört duvar arasında kaldım. Karar mahkemesinde serbest bıraktılar. Yetmezmiş gibi Yargıtay denilen kurum verilen cezayı insafsızca onadı.

Suçlamaları da söyleyeyim mi size. Gülmeyin ama. Sendikaya üye olmak, bankaya para yatırmak, gazete almak, kitap okumak, çay içmek, akıllı telefonuma uygulama marketinden program indirmek vs vs…

BM yetkililerine bunlarla suçlandığımı söylüyorum adamlar gülüyorlar. İnanmak istemiyorlar. Belki siz inandınız. Ben inandığınıza inanmak istemiyorum.

Kaçtım mı? Hayır! Her şeyi terk etmek zorunda bırakıldım. İnsan doğup büyüdüğü memleketi öyle kolayından bırakıp gider mi? Misafirliğe gidince evini özleyen bir adamın ben. Ülkesinden kaçmak ne! Çocuklarını bırakıp gitmeyi göze aldıysa bir insan buna kaçmak denmez. Diyenin alnını karışlarım. Dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkıyorsanız, dönüşü olacaksa bile bu dönüşün ne zaman olacağını bilmiyorsanız kusura bakmayın.

Bugün 1 Aralık. Bundan tam üç yıl önce çıkmıştım içeriden. Yalan da olsa özgürlüktü işte. Şimdi ülkemden uzakta gerçek özgürlüğün tadını çıkarıyorum.

Her özgürlük bedel istermiş. Ve ben onu ödedim, ödüyorum. Bir başka yazıda da ödediğim bedelden bahsederim kısmet olursa.

Beni bilgilendir
Bildirim seçiniz
guest
0 Yorum
Satır içi geri bildirim
Tüm yorumları gör