Yorganı çekti üstüne. Tüm dertlerin üstünü örtmek ister gibi.
Örtmüştü ama altında kalmıştı. Bir süre büzüştü yatakta. Bir film şeridi geçti gözlerinin önünden. Hak etmediği acıların başrol oyuncusu olmuştu.
Bütün kötü karakterler toplanmıştı filminde. Sahneyi terk etme şansı da yoktu ki kaçıp kurtulsun.
Bu ilk kavgası değildi hayatla, insanlarla, kendisiyle. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedi. Annesinin sesini duydu:
-Ferda, gel kızım çay demledim. İçimiz ısınsın biraz!
Dünyaya merhaba diyen bir çocuk gibi uzattı başını yorganın altından. Kalktı, saçlarını düzeltti. Gönülsüz adımlarla yürüdü mutfağa.
Annesi çayının şekerini karıştırıyordu. Yanına oturdu; oturmadı, sokuldu. Başını omzuna yasladı. Belli belirsiz mırıldandı:
-Anne, bizim içimiz ne zaman soğuyacak, söylesene!
Sürekli içimiz ısınıyor ama hiç soğumuyor. Çok doğru.
Böyle giderse yakında soğuyacak gibi de görünmüyor. Allah sonumuzu hayra çıkarsın! 🙄
Çok kısa ama vurucu olmuş. Kalemine sağlık.
Teşekkür ederim Cem.
Yeni şeyler deniyorum, bakalım nasıl bir şey çıkacak ortaya. Yazıp göreceğiz.
Çok güzel dokunaklı olmuş, yeni şeyler deneyin bana da ilham oluyor… Hikaye yazmakta acemiyim.
Teşekkür ederim Gülten Hanım.
Başlarken düşündüğüm şeyle bitirince karşıma çıkan şey aynı değil. Baktım fena değil, paylaşayım dedim ben de. Kısa kısa hikaye olur mu, bunun peşindeyim bugünlerde. Kendime kelime sınırı koydum. Sınırı aşmadan yazmak için mücadele veriyorum. Yorucu oluyor. Diren biredip! 🙂
Bazen insanın içi gerçekten soğumuyor. Belki de film dram ve Gizem filmi olduğu içindir. Ikinci bölüm eğlenceli olacak
Filmde gizem yok, bildiğin dram filmi. Hatta dram değil, çünkü dramın içinde komedi de vardır. Bu bildiğin trajedi. Filmin ikinci bölümü var mı, emin değilim.
Velhasıl benim içim uzun zamandır soğumuyor. :((