Blog denince akla gelen en önemli şeylerden biri sanırım yazılarınıza yapılan yorumlar. Yorum denince akla ne gelmeli derseniz, verilecek cevap bellidir: Yorumun niteliği.
Gelin görün ki blogcu (blogger) sıfatıyla sosyal âlemde gezen insanların yorumun niteliğinden çok niceliği ile ilgilendiği acı bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Bloglar arasında gezerken Bir Yıldızın Hikayesi bloğunda karşıma bir mim çıktı. Yapıp yapmama konusunda kararsız kaldım. Dedim ki yarım saat içinde bu soruları cevaplayıp okuyucuya sunabilirim, öyleyse yapayım.
1. Yaptığınız paylaşımla ilgili yorum alışverişine önem verenlerden misiniz?
Yorum önemli ama olmazsa olmazım değil. Kesinlikle yazının önüne geçmez. Öyle olsaydı çoktan yazmayı bırakırdım. Asıl olan yazıdır.
2. Yorum geldiğinde iadeiziyaret yapar mısınız?
Sayfama gelen her yorumdan sonra iadeiziyaret yaparım. Ama bu, gittiğim her sayfada yorum yapacağım anlamına gelmiyor. Hele ki ilgi dışı bir blogsa zaten insanların sayfasını kirletmeye gerek yok diye düşünürüm.
3. Okunmadan yorum bırakıldığını ya da hızlıca göz gezdirildiğini hissettiğiniz olur mu?
Çok. Sadece okuyucu çekmek için gelen yorumlar var ve bunlar kendini hemen belli eder.
4. Önünüzdeki yazıyı okuduktan sonra o yazıya gelen diğer yorumları da okur musunuz?
Okuduğum bir yazı ilgimi çekmişse ve de yorum yapacaksam bütün yorumları okuyup öyle bir şeyler yazarım. Belki benim söyleyeceklerimi birisi önceden söylemiş olabilir. Atıfta bulunmak için bile okumak lazım.
5. Yazınıza gelen yorumları cevaplar mısınız?
Cevap verilmese olur diye düşünüyorum. Buna rağmen hemen her yoruma cevap veriyorum.
6. Yorumları biriktirip hepsini aynı anda mı açarsınız? Neden?
Biriktirmem. Zaten şu an yorumlar onay istemeden yayımlanıyor sayfamda. Onay isterken de olabildiğince hızlı açarım yorumu.
7. Yazıyı okuduğunuz halde yorum bırakmadan ayrıldığınız olur mu?
Pek çok kez. Bunun pek çok sebebi var tabi. Bazen yazının kalitesi, bazen konunun yorum istememesi, bazen yazıyı okuduğum ortam ve zamansızlık. Ayaküstü okuma yaptıysam genelde yorum yazmam. Ama yorum yazılacak bir blog gördüysem onu bir köşede bekletip -birkaç gün sonra bile olsa- mutlaka yorum yaparım.
8. En az ve en fazla yorum alan paylaşımlarınız hangileri hatırlıyor musunuz?
En az yorum alan yazım bir akrostiş şiir örneği imiş. Sadece bir yorum yapılmış ve ben cevap yazmamışım. 🙂
En çok yorum yapılan yazım ise geçmiş yıllarda yaptığım bir kitap çekilişi yazısı. 116 yorum yapılmış. Benim cevaplarımla birlikte tabi. Güzel günlermiş onlar. Yeniden yapsam diyorum. Diyorum da…
9. Hiç yorum almayan yazınız oldu mu?
Olmaz mı! Pek çok yazı.
10. Daha önce hiçbir etkileşimde bulunmadan, tesadüfen tek bir yorumunu okuyup beğenerek takibe aldığınız biri oldu mu?
Elbette. Ama sadece yorumunu okuyarak değil. Yorumdan sonra sayfasını ziyaret ederim. Takibe değer bulursam bir butona dokunmak veya bir forma e-posta adresini girmek kadar bir zaman alıyor.
11. Size göre yorum bırakmada en iyi ve en sürekli olan bloglar hangileri?
Bu benim için zaman içinde farklılık gösteren bir durum. Bugün sürekli yorum yapan bir okuyucum bir süre sonra kayıplara karışabiliyor. Bundan dolayı isim vermesem daha iyi olur bence. Hem böyle olunca hiç kimse alınmaz. 🙂
Bütün blog âlemini düşünerek cevap vermem gerekirse gözüme takılan birkaç isim var tabi. Lakin yukarıda bir soruda söylediğim cümleleri burada tekrar etmek durumunda kalacağım. Sadece yorum yapmak için yapılmış gibi duruyor pek çoğu. Anlamsız, boş yorumlar. Hani hiç yapılmamış olsa eksikliği hissedilmeyecek yorumlar vardır ya, işte onlar. Biraz dikkatli bir okuyucu bu yorumları çok kolay anlar zaten.
Yarım saate biter demiştim, başaramadım. Her şeyiyle yayına hazır hale getirmek bir saatimi aldı. Maksat hasıl olmuştur umarım.
Şunları etiketliyorum demek istemem. Millete iş çıkarmayalım. Yapmak isteyen yazıyı okuyunca yapar. Şurada keyfimizce vakit geçiriyoruz. Zorluğa gerek yok.
Merhaba Bir Edip, vakit ayırıp bu mimi yaptığınız için çok teşekkür ederim. Koşturmacalı hayat temposu içinde bir saat gerçekten de önemli bir zaman dilimi, siz bu zamanı ayırdınız ve ortaya çok kaliteli biriş çıkardınız🧿. Cevaplarınızda herkesin kendine göre çıkaracağı önemli mesajlar var diye düşünüyorum. Umarım okuyucusu ve değer katan yorumu bol olur bu yazınızın. Zira pek çok kimseye ulaşmayı hak ediyor. Farklı paylaşımlarda görüşmek üzere 😊🤚
Teşekkür ederim Yıldız. Kimler okur, kimler yorum yapar, göreceğiz bakalım. 😂
Yorumların çokluğu biraz ergen takıntısı gibi geliyor bana. Hani hayatın tamamını sosyal ağlardaki beğeni, yorum, takip vb şeyler üzerine kuran gençler var ya, işte onlar gibi. Literatüre “blog ergenleri” diye yeni kavram kazandırsam iyi olacak.
Blogunuzun müdavimi olarak bu konuda da çok kaliteli ve güzel yazdığınizı söylemek istiyorum. Genel olarak sizinle aynı fikirleri paylaşıyorum. Birşeyleri zorlamayı doğru bulmuyorum:)
Bu arada yazının girişindeki resim güldürdü;)
Beğenin için birkez daha teşekkür ederim Gülten. Görseli kendim hazırladım. Biraz eğlenceli bir şey olsun istedim. Canva programı ile yapıyorum. Birkaç dakikalık basit şeyler işte. 🙂
Güzel açıklamışsınız. Zoraki yapılan yorumlar hoş olmuyor. Sırf ben yorum yaptım diye birinin paylaşımımı okumadan ya da okusa bile yorum yapmış olmak için yorum yapmasını istemem. 🙂
Çok haklısınız. İkinci cümleme ‘ama’ diyerek başlamamak için ‘ama’yı araya aldım. 🙂 Bloglar maalesef böyle yapmacık yorumlarla dolu. Gerçekten özenerek yorum yapan arkadaşları istisna tutuyorum. Kimse üzerine alınmasın zaten. Yapmacık bir yorum mu, hiç yorum yapmamak mı? Tabi ki ikincisi.
Tamamen özgür irademle ve yazının tümünü okuduğumu belirtmek isteyerek bir yorum bıraktım. Güzel olmuş bu mim beğendim. 🙂 11. madde için de bir kaç tahminde bulundum, artık aklımdan geçirdiklerim affola.
Yorumunuz için teşekkür ederim Huriye Hanım.
Bloglara herkes özgür iradesi ile gelip okuyor zaten. Siz böyle söyleyince kitap okuma kampanyalarının yaygın olduğu dönemlerde zorla kitap okutmaya çalıştığımız öğrenciler geldi gözümün önüne. Çocuk okumaya düşman işte niye zorluyorsun ki? Ah bu MEB! O olmasa eğitimin kalitesi daha iyi olacak gibi.
Iyi ki bana yorum yapmişsiniz ben de blogunuzu buldum.
Blog sahipleri arasında etkilesim ; yorum, takip, mesajlasma, iyi bir söz gerçekten motive edici olabiliyor. O yuzden ben seviyorum yorumlari ama dediginiz gibi laf olsun diye degil gerçekten ozenle yazılmış olanlari…
Yorum için teşekkür ederim Sevim Hanım.
Evet, iyi ki karşılaştık! 🙂
Blog yorumlarının kalitesi üzerine yazılmış birkaç tane taslak yazım var. Ara ara açıp okuyorum. Bazı yerlerini güncelliyorum. Öyle ki bu yazılar için günlerce blogları gezdim. Gerekli gereksiz yüzlerce yorum okudum. Örnekleme yapmak için notlar tuttum. Tabi bu yazıları hazırlarken amacım birilerini yermek değil. Meseleye daha çok Türkçe açısından bakmaya çalıştım. Ama yayımlamadım.
Köyün delisi olmak için biraz daha aklımı kaybetmiş olmam gerekiyor. 😂
Yine de iyi iş çıkarmışsınız 🙂 Ben de söz verdiğim için şimdi yapacağım..
Teşekkür ederim Momentos.
Yazınızı bekliyorum. 🙂
Güzel bir mim yazısı olmuş, biredip; tebrikler. Bu arada siteniz çok profesyonel gözüküyor.
Teşekkür ederim Eğitim Pınarı, hem yorum hem de siteyle ilgili beğeniniz için. Kendi çabamla kendi çapımda eğleniyorum işte. Beni mutlu ediyor. 🙂
Yazınızı ve yorumları okudum. Pek çok konuda benzer düşüncelere sahibiz. Bununla birlikte ben sizden farklı olarak yorumlara en az yazım kadar önem veriyorum. Zira yazılarıma yorum yapan insanlar çoğunlukla belli bir seviyenin üzerinde. Arada laf olsun diye yorum yapanlar olsa bile beni fazla rahatsız edecek boyutta değil:)
Yorumlarınızın ne kadar uzun olduğunu biliyorum. Ben açıkçası o kadar uzun yorum yazma konusunda pek sabırlı değilim. Bir de dilim biraz sivri. Törpü kullanarak yazıyorum sürekli. Bu da ayrıca yorucu oluyor.
Bir başka husus da yorumlarınız en az yazılarınız kadar değerli. Pek çok okuyucu biliyorum ki uzun yorumları okumuyor. Böyle olunca da o yorum arada kaynayıp gidiyor. Ben sizin yerinizde olsam o uzun yorumları yeni bir yazıya dönüştürürüm. Önceki yazının devamı niteliğinde. Neden? Çünkü yorumu okumayan biri bile çoğu zaman yeni yazınızı okuyacaktır. Sadece bir fikir. 🙂