Sevgili Rahime,
Bir yıllığın sayfalarında hasbelkader yer alacak, çalakalem yazılmış üç beş satır için dahi tedirgin olan bir yüreğin sahibi güzel kız… Bu erdemi yitirme.
Dört yıllık bir maceranın hızla sonuna yaklaşırken öylesine akıp giden hayat, otobüs pencerelerinden gözümüze çarpan manzaralar misali ardımızda kalınca kıymete binecek ve biz ne otobüsü durdurabileceğiz ne de aynı yoldan tekrar geçmeye cesaret bulabileceğiz.
Bugünlerde yıllıklar için bol yanlışlı cümleler biriktiriyor gençler. Yazanların ve okuyanların farkında olmadığı/olmayacağı. Biliyorlar ki dört yanlış bir doğruyu götürmeyecek. Zaten bir kıymet ifade edecekse eğer yazılanlar, bizatihi cümlelerin güzelliğinden değil, varlığından olacak bu.
Cümlelerin yanında çokça fotoğraf istiflenecek belleklerimiz yettiğince. Çoğu özensiz, özensizliği kadar doğal. Albümlerde “şekil şekil” görüntüler. Bazıları bir daha kıymet ifade etmeyecek pozlar. Bazılarına kahkahalar atılırken, bazıları yürek burkacak. Bazıları hep mahrem, bir o kadar da âşikar. Bir tiyatro sahnesi olan hayatta herkes rolünü oynuyor. Ve insanlar bizi çoğu kez sahnede gördükleri rollerimizle hatırlayacaklar. Bazen Karagöz oyunundan kalan bir gölge olacağız, bazen Yunan tiyatrolarından kaçmış yarı üryan bir figür.
Ve Rahime, rolünün ve kıymetinin farkındalığıyla hatırlanacak tarafımızdan. Uzatmadan, Cemal Süreya’ya bırakalım sözü: “Gitmekle gitmiş olamazsın; gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır.” Yıllar sonra gelirsen göreceksin ki her şey yerli yerindedir: gönlün, aklın, anıların…