Sevgili Hatice Beyza,
“Bir gün akşam olur, biz de gideriz / Kalır dudaklarda şarkımız bizim.”1 Gün döndü. Sarıdan kızıla dönüyor her şey. Hükmünü yitiren güneş bir seyir nesnesine dönüşmüş. Batacak, bitecek. ‘Biten’in güzelliğini izleyen insan kanıksanmış bir hâl üzre acıdan zevk almanın hazzı içinde.
Bilir ki yarın yeniden doğacaktır güneş. Işıltılı bir ân’a uyanacaktır gün. Biraz da bu bilinirliktir batan günü bıçak sırtı bir hüzün-sürur ikileminde sevdiren.
Yaklaşan haziran, gün batımlarına sahne olacak sıcak yaz akşamlarında. Kalbiniz terleyecek. Sıtmaya tutulmuş zannedecekler sizi görenler. Dört yıldır üstüne giydiği anılardan soyunan kalbin üşümesi yıllarca geçmeyecek. (Haziran sıcaktır ama siz yine de sıkı giyinin!)
Sadece bedenler üşümez haziran akşamlarında. Terk edilmiş sınıflar üşür. Boşalmış koridorlar üşür. Arkadaşını kaybetmiş sıralar üşür. Bazen bir yıllıkta yazıya dökülmüş anılar, bazen okul çantalarında taşınan yaşanmışlıklar üşür. Hatta insanın sesi üşür. İnanmazsan arada okulu arar, karşılama anonsundaki titreyen sesi duyarsın. Gözyaşların da üşüyecek şimdi, ağlama!
Bir şarkı çalsın son haziran gecesinde: “Bu akşam çıkar giderim // Şikâyet etmem bu defa / Dişimi sıkar giderim // Senden aldığım ne varsa / Yerine koyar giderim. // Parmaklarım üzerinden / Su gibi akar giderim”2
Bitmedi daha!
“Ben ağlayamam bilirsin / Yüzümü döker giderim.”3
Yaşadığımız güzel günlerin en iyi şekilde yazıya dökülmüş hali. Unutulmaması gereken en güzel anılarım var bu yazıda. Teşekkür ederim
Yaşanmış güzel gün varsa güzel bir şekilde yazıya dökülebilir ancak. Demem o ki güzellik yazıdan değil yaşananların kendisindendir.
Teşekkür ederim Beyza. 🙂