Küsmez. Küsmemeli.
Ama ben küstüm. Niye böyle oluyor anlamış değilim.
İçimde patlamaya hazır yüzlerce yazı varken bu suskunluk neyin belirtisidir? Hani yazı en iyi tedavi yollarından biriydi. Yazarak iyileşecektim, iyileşecektin, iyileşecektik.
Kalemi kırdım, sayfaları yırttım. Kelimeleri terk ettim. Yazısız günlerim ayaklarıma dolanıyor. Sevgilisinin vedasına engel olmaya çalışan bir âşık gibi çırpınıyor kelimeler. Bense duyarsız.
Kitaplar beni affetsin. Kütüphanemdeki yüzlerce kitabın boynu bükük. Okumayı bırak, ben onları seyrederken bile mutlu oluyordum. Suçlu onlar değil tabi. İlla bir suçlu aranacaksa suçlu, dünyanın yükünü çekemeyen yorgun bedenim, en küçük fırtınada yıkılan derme çatma hayallerimdir.
Küskünüm.
Yazdıklarımı korkmadan yayımlayacak cesareti bulamazken yazıya küsmeyip de ne yapacaktım?
Güzel günler gelecek diyerek uyandığım, umutlandığım sabahlar, güzel günleri getirmediği gibi geçmiş güzellikleri de alıp götürürken… Ve ben çaresizliğin koynunda kelimeleri bir hançer gibi saplarken kalbime… Kelimeler kanar, kalbim kanamazken… Ve ben hiçbir şeye kanamazken, hiçbir şeyle kanamazken…
Ben kendi yazıma küskümün, yazgıma değil.
Beni bir an bile nefsimin eline bırakma Allah’ım, diye dua dua yalvarırken yazgımdan memnuniyetsizliğim nasıl olabilir ki?
Bu küskünlük de bir kaderdir. Bizim, kaderin her türlüsüne rızamız vardır. Değil mi ki hayır da şer de ondandır, İbrahim Hakkı hazretlerinin hoşnutluğu vardır içimizde: “Görelim Mevla neyler / Neylerse güzel eyler.”
Hâlâ bu yazıyı okuduğunuza göre kalbinize dokunan bir şey olmalı. Belki sizin de bir küskünlüğünüz vardır kendinize bile itiraf edemediğiniz. Siz de yazıya küsüyorsunuzdur ara ara.
Söylesenize, siz nasıl başa çıkıyorsunuz bununla? Yazı mı sizin kapınızı çalıyor, yoksa siz gidip yazıdan özür mü diliyorsunuz? Yazı, özrünüzü hemen kabul ediyor mu? Saatlerce bekliyor musunuz kapısında? Ya da bir şarkının sözleriyle mi sesleniyorsunuz yazıya?
Son zamanlar yaptıklarıma bakma ne olursun
Benim aklım başımda değil
Sana söylediklerimi kafana takma ne olursun
Onlar ipe sapa gelir şeyler değil
Seni sevmiyorum dedim yalandı
İstemiyorum artık palavra
Ellerimde çiçekler kapında sırılsıklam
Görürsen bir gün şaşırma
Beni böyle çaresiz
Beni böyle derbeder
Beni böyle ortalarda bırakma…1
Beni böyle ortalarda bırakma ne olur ey yazı!
Yazar-okur bağlamında bu yazı bizi buluşturduysa asıl yaz(g)ının bundan bir muradı vardır. Bu muradı anladığımız gün geçecek küskünlüğümüz.
Yazıya küsmek üzerine birkaç satır yazı yazarak büyük bir paradoksa imza attım sanırım. Bu çelişkiyi çözerseniz bir yorumla beni de haberdar edin.
- İlhan Şeşen ↩︎
Bir yanıt yazın