Bu memlekette erkek olmanın dayanılmaz bir cazibesi vardır.
Son dönemde güzel ülkemde kadınların başına gelen olaylar düşündürücü olduğu kadar ürkütücü bir boyut kazandı. Kötü şeyler oluyor desem yetersiz kalacak. Korkunç şeyler oluyor.
Epey bir süre önce şort giydi diye bir kadını tekmelemişti birileri. Zanlı birkaç kez gözaltına alındı. Sonra ne oldu bilmiyorum. Ama meşhur olduğu kesin.
Hamile bir kadın eşofmanı ile spor yapıyor. Yine bir erkek, burada spor yapamazsın diyerek saldırıyor ve darp ediyor. Kadın kendini savunurken ‘montumun her yeri kapalıydı’ diyor. Demek zorunda kalıyor. Bu, nasıl bir korku ve savunmasızlık halidir! “Üstelik hamile bir kadın” denilerek olay yanlış bir yere çekildi aslında. Ne yani, hamile olmasaydı dayağı hak etmiş miydi?
Sonra bir kız yurdunda on bir kızımızın yandığını öğrendik. Yangın merdiveni kilitliymiş. Niye? Kızlar yurttan kaçmasın diye. Basına yansıyan haberler böyle. Yurtların kaderidir bu. Erkek yurtlarında bile yangın merdiveni genelde kilitli olur. Çocuklar yurttan kaçmasın diye böyle tutulduğu söylenir. Çocuğa hükmedemeyen, onun kalbine giremeyen insanların binalara hükmetme çabası. Ve yanıp giden evlatlar…
Sonra bir haber daha düştü ajanslara. On bir yaşında bir kız karın ağrısı şikayeti ile doktora gidiyor daha doğrusu götürülüyor. Çocuğun bilmem kaç aylık hamile olduğu ortaya çıkıyor. Sezaryenle doğum yaptırılıyor. Kimlikte on bir yaşında. Kendi ifadesinde on beş olduğu yazıyor. Ne fark eder! Belli ki tecavüze uğramış.
Ve bunun gibi yüzlercesi. Ezilen, dövülen, yanan, hamile bırakılan kadınlar… Gerekçe hemen hemen hepsinde aynı. Kadını yola getirme çabası. İyi de yoldan çıkanlar kadınlar değil ki. Üstelik yoldan çıkaran da kadın değil. Öyle olsaydı aynı kadınlara bütün erkeklerin saldırması gerekmez miydi?
Kendine yani nefsine söz geçiremeyen erkekler, hıncını kadınlardan alıyor sanırım. Acı olansa buna sebep olan erkeklerin hiçbirinin ceza almamış olması. Kanunlar kimden yana! İki kilo baklava çalan çocuğa bir ton ceza veriyorsun ama bahsi geçen olaylarda suçlu yok, ceza verilecek kimse yok. Varsa da verilen cezalar çok komik. Kadınlar iki kilo baklava etmiyor mu bu memlekette?
Bütün olay aynı gün başlayıp bitiyor. Gazetelere küçük bir haber olarak giriyor. Kim bilir kaçıncı sayfada. Sanalda atıp tutuyor insanlar. Hep yaptığımız gibi. Sonraki gün hepsini unutuyoruz. Çünkü yeni olaylar, yeni haberler giriyor gündemimize. Onları da bir sonraki gün unutmak üzere alıyoruz zihnimize. Kanıksanmış bir halde dönüp duruyor dünya.
Yanlış anlaşılmaktan çekinmekle birlikte basit bir düsturu zikretmeden geçmeyeceğim:
Kadınları Hz. Fatıma (ra) anlayışına ulaştırabilirsek… Hani tabutunun üstüne konulacak örtünün ince olacağından endişe duyan Fatıma…
Erkekleri Hz. Yusuf (as) anlayışına ulaştırabilirsek… Kendisine saldıran Züleyha’dan “Ben Allah’tan korkarım.” diyerek kaçan Yusuf (as)….
İşin en kötü yanı nedir, biliyor musunuz? Kimse utanmıyor olup bitenlerden. Erkekler utanmıyor. Ben de bir erkek olarak utanmıyorum. Çünkü…
Çünkü ben önce insanım. İnsan olarak utanıyorum.
Vahim bir konuyu ele almışsınız. Özellikle sanki bu sene gündeme oturan çocuk taciz ve tecavüzleri birileri tarafından normal bir olaymış gibi gösterilmeye çalışılır gibi görüntü vererek, yapanları sanki teşvik ederken, diğer yandan her zaman olduğu gibi kadın haklarının çiğnenmesi. Algısı olmayan birileri ve ne yazık ki kocaları olmak üzere çeşitli erkeklerin şiddetine maruz kalan kadınlar. Türkiye’de çok konuda fikir birliği oluşturamayan bir halk ve cinsel kimliğini tam kavramamış, tehlikelere her an açık, etkiler şiddetli fakat tepkileri felç olmaya yakın bir ülke oldu. Yani insan profili flu bir ülke. Eğitimsizliğin üzerine biraz güdü ve laçkalaşmış nefis dürtüleri de eklenince bu manzara kaçınılmaz oluyor. Ehil olmadıkları anlaşılan ama yetki verilmiş kişilerce bu suçların cezalarının inanmakta zorluk çekeceğimiz kadar hafif olması, sanki halkına zulmü görev bilmiş, her şekilde onun düzenini, hayata duyduğu zayıf yaşama istediğini de aldı alacak.Artık üzülmelerin gittikçe fertlerde sıkışmış olduğunu görmek ve unutup olanları hemen normal yaşama adapte olmak kimilerimizi şaşırtsa da sonunda türk insanı tepkisizliğini iyice üstüne oturttu diyebiliriz. Kendi kendine uyanmayan insanı kimse uyandıramıyor. Yazıklar olsun diyorum o kadar. Bize birden mucize gibi çıkıverecek bir güç gerek. Gittikçe kötüye gidiyoruz. Saygılarımla huzurlu bir pazar! diliyorum. (28 şehitle nasıl huzurlu olacaksak?..Başımız sağ olsun…)
İnce yorumunuz için teşekkür ederim.
Konunun neresini tutarsak tutalım elimizde kalıyor. Üzerine daha pek çok şey söylenebilirdi. Yazarken bile sıkıldım. Kalbim yoruldu. Allah sonumuzu hayır etsin.
İstanbul’da yaşanan hain saldırıyı bir kez daha kınıyor,şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, kederli ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Allah hainlere fırsat vermesin. Teröre destek olan herkesi de kahr u perişan etsin.
Gel de feminist olma
Olmakta bir sakınca yok. Olabilirsiniz. 🙂
Teşekkür ederim.