Bestelenmiş Şiirler dizisini niye yazdığımı soruyorum arada kendime. Beni en çok uğraştıran yazılar bunlar. Orhan Veli Kanık’ın bestelenmiş şiirleri için de baya bir emek harcadım. Bu yazılar için saatler boyu araştırma yapıyorum internette. Onlarca sayfayı inceliyorum. Birçok sayfada saçma sapan reklamlarla cedelleşiyorum. Youtube’da saatlerce şarkıları dinliyorum. Şairin şiiriyle ilk defa karşılaşmışsam bilgisine güvendiğim üç beş sayfadan onları teyit etmeye çalışıyorum. Velhasıl bu kadar yorgunluğa değiyor mu diye düşünüyorum.
İnternetteki bilgi karmaşasının içine sağlam bir kaynak ekleyebilir miyim, bütün derdim bu. Kirlenen internet dünyasının temiz kalan kısmına katkı sunmak. Tabi bu aynı zamanda sayfanın bilinirliğine de katkı yapıyor. Bestelenmiş şiirler için sayfaya uğramış birine birkaç da güzel yazı okutabilirsem daha ne isteyeyim. Bestelemiş şiirler diye bir bilgi arayan okuyucunun aklına ilk olarak biredip.com gelmese de Google’a böyle bir soru sorduğunda önüne bu sayfanın çıkmasını istiyorum. Belki yazılardan istifade eden biri gıyabımda bana dua eder. :))
Bugün 1940 sonrası şiirimizin öncüsü diyebileceğimiz Orhan Veli’den şiirler derledim. Orhan Veli Kanık, Türk Edebiyat tarihinin bir akım öncüsü, kısacık ömrüne uzun yıllar konuşulacak eserler sığdıran ve hazin öyküsüyle yürek burkan garip şairimizdir. Ölçüsüz şiir denince akla ilk gelen isimlerden biridir Orhan Veli Kanık. Genç yaşta (36 yaşında) hayatını kaybetmiş olmasına rağmen yazdığı şiirlerle döneme damgasını vurmuş, günümüze kadar da tazeliğini muhafaza ermiştir. Klasik Türk şiirine tepki olarak kaleme aldığı şiirleriyle bugünkü serbest şiir anlayışına da kapı aralamıştır. Edebiyat derslerinden hatırlayacaksınız, Garip akımının en önemli temsilcisidir o. Hatırlamıyorsanız eğer ya edebiyat dersi okumamışsınızdır ya da edebiyat dersinize beden eğitimi öğretmeni falan gelmiştir. 🙂
Hayat hikayesini kendi kaleminden okumak isterseniz:
“1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim, şimdi askerim.”
Orhan Veli’nin bestelenmiş 32 şiirini bulabildim. Bu şiirlerin içinde benim en sevdiğim beste İstanbul’u Dinliyorum şiirine aittir. Tabi bunda Leman Sam’ın güzel sesinin de etkisi olabilir. Yine şarkılar için bir Youtube çalma listesi hazırladım. Bir şiir için farklı besteler varsa onları da özellikle belirtmeye çalıştım. Sözü bu kadar niye uzattın, demeyin. Burası benim bloğum. Yaptığım işin keyfini çıkarıyorum. İşte karşınızda Orhan Veli’nin bestelenmiş 32 şiiri:
İçindekiler
- . Ah Neydi Benim Gençliğim
- . Anlatamıyorum
- . Ayrılış
- . Bedava
- . Birdenbire
- . Cımbızlı Şiir
- . Dalgacı Mahmut
- . Dedikodu
- . Delikli Şiir
- . Denizi Özleyenler İçin
- . Derdim Başka
- . Efkarlanırım
- . Gelirli Şiir
- . Gemilerim
- . Giderayak
- . Güneş
- . Gün Olur
- . Harbe Giden
- . Hayat Böyle Zaten
- . Hürriyete Doğru
- . İhtiyarlık
- . İstanbul’u Dinliyorum
- . İstanbul İçin
- . İstanbul Türküsü
- . Karşı
- . Kitabe-i Seng-i Mezar
- . Kumrulu Şiir
- . Macera
- . Pazar Akşamları
- . Pireli Şiir
- . Son Türkü
- . Şarkı
- . Şarkı
- . Tahattur
. Ah Neydi Benim Gençliğim
Seyir Defteri (Nerde Böyle Hüzünlenmek)
Nerede böyle hüzünlenmek o zaman;
İçip içip ağlamak,
Uzaklara dalıp şarkı söylemek;
Hafta sekiz ben eğlentide;
Bugün saz, yarın sinema,
Beğenmedin Aile Bahçesi;
Onu da beğenmedin, parka;
Sevdiğim dillere destan;
Sevdiğim,
Meyil verdiğim;
Ben dizinin dibinde elpençe divan,
Samanlık seyran.
Nerde,
Nerde,
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman!
. Anlatamıyorum
Hümeyra (Anlatamıyorum)
Alpay (Anlatamıyorum)
Mine Koşan (Anlatamıyorum)
21. Peron (Anlatamıyorum)
Müslüm Gürses (Anlatamıyorum)
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
. Ayrılış
Yüksek Sadakat (Ayrılış)
Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.
. Bedava
Cem Karaca (Bedava Yaşıyoruz)
Özdemir Erdoğan (Bedava Yaşıyoruz Bedava)
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
. Birdenbire
21. Peron (Birdenbire)
Işığın Yansıması (Birdenbire)
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar…
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
. Cımbızlı Şiir
Erdem Alkın (Cımbızlı Şiir)
Ne atom bombası,
Ne Londra Konferansı;
Bir elinde cımbız,
Bir Elinde Ayna;
Umurunda mı dünya!
. Dalgacı Mahmut
Yeni Türkü (Dalgacı Mahmut)
İsim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.
Deniz yırtılır kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim.
Dalga geçerim kimi zaman da,
O da benim vazifem;
Bir baş düşünürüm başımda,
Bir mide düşünürüm midemde,
Bir ayak düşünürüm ayağımda,
Ne halt edeceğimi bilemem.
. Dedikodu
Levent Yüksel (Dedikodu)
Kim söylemiş beni
Süheyla’ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni’yi öptüğümü,
Yüksek kaldırımda, güpe gündüz?
Melahat’i almışım da sonra
Alemdara gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galata’ya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.
Ya o, Mualla’yı sandala atıp,
Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?
. Delikli Şiir
Erdem Alkın (Kevgir)
Cep delik cepken delik
Yen delik kaftan delik
Don delik mintan delik
Kevgir misin be kardeşlik
. Denizi Özleyenler İçin
Seyir Defteri (Gemiler)
Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
“Bakar bakar ağlarım.”
Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından;
Suların yeşili,göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi…
Hala tuzlu akar kanım
İstiridyelerin kestiği yerden.
Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.
Gemiler gecer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler,damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret
. Derdim Başka
Ömer Özgeç (Derdim Başka)
Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden?
Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım;
Korkar mıyım?
Ah, dostum, derdim başka…
. Efkarlanırım
Seranad Bağcan (Efkarlanırım)
Mektup alır, efkarlanırım;
Rakı içer, efkarlanırım;
Yola çıkar, efkarlanırım.
Ne olacak bunun sonu, bilmem.
‘Kazımın’ türküsünü söylerler,
Üsküdar’da;
Efkarlanırım.
. Gelirli Şiir
(Bu şiir yukarıdaki şiirle birlikte bestelenmiştir.)
İstanbul’dan ayva da gelir, nar gelir
Döndüm baktım, bir edalı yar gelir,
Gelir desen dar gelir;
Gün aşırı alacaklılar gelir.
Anam anam
Dayanamam,
Bu iş bana zor gelir.
. Gemilerim
Müşfik Kenter (Gemilerim)
Elifbamın yapraklarında
Gemilerim, yelkenli gemilerim.
Giderler yamyamların memleketlerine
Gemilerim, yan yata yata;
Gemilerim, kurşunkalemiyle çizilmiş;
Gemilerim, kırmızı bayraklı.
Elifbamın yapraklarında
Kız Kulesi,
Gemilerim.
. Giderayak
Grup Tını (Feridun Düzağaç) (Değil miydik?)
Handan, hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık
Saadetinden geçtik
Ümidine razıydık
Hiçbirini bulamadık
Kendimize hüzünler icadettik
Avunamadık
Yoksa biz…
Biz bu dünyadan değil miydik?
. Güneş
Can Güngör (Güneş Orhan)
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun.
Yarasalar duyurmada bana
Kanatlarının ihtizazını.
Şimdi hep korkular benden yana
Bekliyor sular, açmış ağzını.
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak vurmada nabzı ruhun.
Siyah ufukların arkasında
Seslerle çiçeklenmede bahar
Ve muhayyilemin havasında
En güzel zamanın renkleri var.
Ölmedim halâ yaşamaktayım.
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
Işık yok gecemde, gündüzümde.
Gözlerim görmüyor… lâkin güneş
O her zaman, her zaman yüzümde.
. Gün Olur
Yaşar (Gün Olur)
Işığın Yansıması(Gün Olur)
Zülfü Livaneli (Gün Olur)
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüyünde ayrı bir telaş!
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi…
. Harbe Giden
Murat Özyüksel & Teoman (Harbe Giden Sarı Saçlı)
Cem Adrian (Harbe Giden Sarı Saçlı Çocuk)
Harbe giden sarı saçlı çocuk!
Gene böyle güzel dön
Dudaklarında deniz kokusu
Kirpiklerinde tuz
Harbe giden sarı saçlı çocuk!
. Hayat Böyle Zaten
Özgür Kent Müzikçileri (Hayat Böyle Zaten)
Bir evin bir köpeği vardı;
Kıvır kıvırdı, adi Cincon’du, oldu.
Bir de kedisi vardı: Maviş,
Kayboldu.
Evin kızı gelin oldu,
Küçük bey sınıfı geçti.
Daha böyle acı, tatlı
Neler oldu bir yıl içinde!
Oldu ya, olanların hepsi boyler.
Hayat böyle zaten!..
. Hürriyete Doğru
Timur Selçuk (Hürryete Doğru)
Ezginin Günlüğü (Hürryete Doğru)
Gün dogmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin iri pınarların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul.
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamet kopacak ufuklarda.
Deniz kızları mi dersin, kuşlar mi dersin;
Bayramlar seyranlar mi dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı ?
Heeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.
. İhtiyarlık
Hüsnü Arkan (İhtiyarlık)
Benim, bardağın, sürahinin,
Önümüzdesin; rengin uçmuş,
Bu; eski, sevdiğim bir duruş
Elin, içinde benimkinin.
İçelim! Madem ömrümüz hoş
Geçmiş, tatmamışız ayrılık;
Madem ne bardağımız kırık,
Madem ne sürahimiz boş.
Bir gün ikimizden birimiz
İçmek veya doldurmak için
Burada olmayabiliriz.
. İstanbul’u Dinliyorum
Leman Sam (İstanbul’u Dinliyorum)
Cem Karaca (İstanbul’u Dinliyorum)
Serenad Bağcan (İstanbul’u Dinliyorum)
Murat Malay (İstanbul’u Dinliyorum)
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, bilmiyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul’u dinliyorum.
. İstanbul İçin
Heberow (Arzular ve Hatıralar)
ARZULAR VE HATIRALAR
Arzular başka şey,
Hatıralar başka.
Güneşi görmeyen şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır?
. İstanbul Türküsü
Nükhet Duru (Bir Garip Orhan Veli)
Muazzez Abacı(İstanbul’da Boğaziçinde)
İstanbul’da Boğaziçi’nde,
Bir fakir Orhan Veli’yim;
Veli’nin oğluyum,
Tarifsiz kederler içinde.
Rumelihisarı’na oturmuşum;
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum;
İstanbul’un mermer taşları;
Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları;
Gözlerimden boşanır hicran yaşları;
Edalı’m,
Senin yüzünden bu halim.
İstanbul’un orta yeri sinama;
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;
El konuşur, sevişirmiş; bana ne?
Sevdalı’m,
Boynuna vebalim!
İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim;
Bir fakir Orhan Veli;
Veli’nin oğlu;
Tarifsiz kederler içindeyim.
. Karşı
Sibel Sezal (Gerin Bedenim Gerin)
Gerin, bedenim, gerin;
Doğan güne karsı.
Duyur duyurabilirsen,
Elinin kolunun gücünü,
Ele güne karsı.
Bak! dünya renkler içinde!
Bu güzel dünya içinde
Sevin sevinebilirsen
İnsanlığın haline karsı.
Durmadan isliden saatlerde
Dişli dişliye karşı;
Dişlilerin arasında,
Güçsüz güçlüye karsı.
Herkes bir şeye karsı.
Küçük hanim, yatağında, uykuda,
Rüyalarına karsı.
Gerin, bedenim, gerin,
Doğan güne karsı.
. Kitabe-i Seng-i Mezar
Ömer Özgeç (Kitabe-i Seng-i Mezar I)
Ömer Özgeç (Kitabe-i Seng-i Mezar II)
Ömer Özgeç (Kitabe-i Seng-i Mezar III)
I
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah’ın adını,
Günahkâr da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.
II
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
Haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince…
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.
III
Tüfeğini deppoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir ruzigar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısıyla:
“Ölüm Allah’ın emri,
“Ayrılık olmasaydı.”
. Kumrulu Şiir
Ezginin Günlüğü (Kumrulu Şarkı)
Duyduğum yoktu ne vakittir
Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede;
İçime gene
Yolculuk mu duştu, nedir?
Nedir bu yosun kokusu,
Martıların gurultusu havalarda;
Nedir?
Yolculuk olmalı, yolculuk.
. Macera
Ahmet Kaya (Macera)
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.
Ne yârdan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama…
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.
. Pazar Akşamları
Alpay (Pazar Akşamları)
Şimdi kılıksızım
Fakat borçlarımı ödedikten sonra,
İhtimal bir kat daha yeni esvaplarım olacak ve ihtimal;
Sen yine beni sevmeyeceksin…
Ve pazar akşamları,
Sizin mahalleden geçerken süslenmiş olarak,
Zannediyor musun ki;
Bende sana şimdiki kadar kıymet vereceğim…
. Pireli Şiir
Ruhi Su (Pireli Şarkı)
Timur Selçuk (Pireli Şarkı)
Bu ne acaip bilmece!
Ne gündüz biter, ne gece.
Kime söyleriz derdimizi;
Ne hekim anlar, ne hoca.
Kimi işinde gücünde,
Kiminin donu yok kıçında.
Ağız var, burun var, kulak var;
Ama hepsi başka biçimde.
Kimi peygambere inanır;
Kimi saat köstek donanır;
Kimi kâtip olur, yazı yazar;
Kimi sokaklarda dilenir.
Kimi kılıç takar böğrüne;
Kimi uyar dünya seyrine:
Karı hesabına geceleri,
Gündüzleri baba hayrına.
Bu düzen böyle mi gidecek?
Pireler filleri yutacak;
Yedi nüfuslu haneye
Üç buçuk tayın yetecek?
Karışık bir iş vesselâm.
Deli dolu yazar kalem.
Yazdığı da ne ? Bir sürü
ipe sapa gelmez kelâm…
. Son Türkü
Gülden Karaböcek (Güllerim Lal)
Kaybolmak üzre suya düşen bilezik;
Bak, bütün kırışıklar silindi sudan.
Son saatimde mi uyandım uykudan,
Neden boş gecen yıllardan içim ezik?
Durdu beni ölüme götüren kervan.
Eski bir şarkı söyleniyor rüzgarda.
Duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda
Benim ilahilerim hala okunan.
Sevgilim…… ellerime dokunaraktan.
Beni çağıran bir eda var sesinde.
Bu muydu insanlara son nefesinde
Görüneceğinden bahsedilen şeytan?
Sular çekilmeye başladı köklerde
Isınmaz mı acaba ellerimde kan?
Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan
Bir türkü daha söyleyeyim bu yerde!
. Şarkı
Sevim Deran (Dem Bezm-i Visâlinde Hebâ Olmak İçindir)
Dem bezm-i visalinde heba olmak içindir
Cânım senin uğrunda feda olmak içindir
Nabzım helecânımda sedâ olmak içindir
Canım senin uğrunda feda olmak içindir
Bardak boşanır bencileyin dalmayı bilmez
Benzim gibi yaprak sararıp solmayı bilmez
Hiç bir şey canımca fedâ olmayı bilmez
Canım senin uğrunda fedâ olmayı bilmez
. Şarkı
Alâeddin Yavaşça (Felâh Bulmadı Bir Türlü Derd-ü Mihnetten)
Felâh bulmadı bir türlü derd ü mihnetten .
Ne türlü ateşe yanmış gönül muhabbetten
Müreccah olmadı dîvânelik bu haletten
Ne türlü ateşe yanmış gönül muhabbetten
. Tahattur
Edip Akbayram (Vesikalı Yarim)
Alnımdaki bıçak yarası
Senin yüzünden;
Tabakam senin yadigârın;
‘İki elin kanda olsa gel’ diyor
Telgrafın;
Nasıl unuturum seni ben,
Vesikalı yârim?
Bestelenmiş şiirler listesi günden güze uzuyor. Şu ana kadar yazdığım listeyi aşağıya ekliyorum. İsterseniz kategori bağlantısından da takip edebilirsiniz.
Benim bestenlenmiş olarak en sevdiğim şiiri Dedikodu. 🙂 Yine böyle tam olarak aranan her bilginin yer aldığı lazım oldukça dönüp başvurulası bir yazı olmuş, ellerinize sağlık. 🙂
Teşekkür ederim Huriye Hanım,
Dedikodu bir dönemin “hit” parçalarından biriydi. Epey dinlemişliğim vardır. 🙂
Ne çok bestelenmiş şiiri varmış şairin. Alaattin Yavaşça bestesini çok merak ettim. Kendisiyle Bodrum’da tanışmıştım, çok naif ve mütevazı bir bestekâr. Yeni nesil tanımıyor ne yazık ki.
Teşekkür ederim Gülten Hanım,
Aleattin Yavaşça bestesi de Youtube listesinin içinde vardı. Eğer dinlemediyseniz bakabilirsiniz. En sondaki iki şiir Orhan Veli’nin şiir anlayışını değiştirmeden önce kaleme aldığı şiirler olmalı. Geleneksel şiir anlayışını devam ettiren şiirlere örnek olacak nitelikte çünkü. TSM eseri olarak bestelenmesinde bunun da etkisi olabilir.
Alpay’ ın söylediği “Pazar Akşamları” şarkısını ne çok söylerdik bir zamanlar.. ah neler hatırlattınız :))
Hani demişsiniz ya, bu yazı dizisi beni çok uğraştırıyor, niye yaptığımı bilmiyorum diye. Aslında belki de bunun için işte. Birileri gelip okuyacak ve hatırladığı şeyler sonunda duyguları yeniden yaşayacak. Ben kendi adıma teşekkür ederim 🙂
Teşekkür ederim Momentos.
Yazıda da söylemiştim sanırım, Orhan Veli şiiri ve şarkı deyince benim aklıma Leman Sam ve “İstanbul’u Dinliyorum” şarkısı gelir.
İnternetin böyle beklentisiz büyüyen yanını seviyorum aslında. Bir kişi bile faydalansa ortaya koyduğumuz bilgiden, yaptığımız iş amacına ulaşmış sayarım.
32 şiir, 32 beste! 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi bestelenen şiir sayısının bu kadar yüksek olduğu!
Kapsamlı bir araştırma olmuş, emeğinize sağlık.
Teşekkür ederim İçimde Kalacağına.
Bu sayı Orhan Veli için geçerli. Daha önce yazdığım yazılarda çok daha yüksek rakamlar vardı bazı şair için. Tabi burada bir şairin kalitesini bestelenen şiir sayısıyla ölçmek gibi bir derdimiz yok. Çünkü bu şairin karar verebileceği bir şey değil. Tamamıyla bestecilerin tercihine kalmış bir durum.
Evet evet, biliyorum.
Çocukluğumdan beri duru dilini çok severim Orhan Veli’nin. O nedenle özellikle ilgili çekti.
Merhabalar.
Orhan Veli Kanık ile ilgili çok güzel bir çalışmaydı paylaştığınız. Emeğinize sağlık. Orhan Veli’de çok genç yaşlarda bu dünyadan göçen edebiyatçılarımızdan. (1914-1950) henüz daha 36 yaşında iken yaşama veda etmiş. Allah rahmetiyle muamele eylesin. Makamı cennet olsun. Kim bilir daha yaşamış olsaydı, şimdi ne güzel şiirlerini okuyor olacaktık. Biz de artık bu kısacık ömre sığdırdığı şiirleri ile kendimizi avutacağız.
Selam ve saygılarımla.
İyi dilekleriniz için teşekkür ederim Recep Bey.
Gerçekten de kısa denebilecek bir hayatın içine pek çok eser sığdırmış bir şair Orhan Veli. Serbest şiir anlayışının edebiyatımızda yer etmesinde önemli bir role sahiptir. Bu, bana göre şiirlerinden daha önemlidir. Ölçüsüz şiirin ilk örneklerini Nazım Hikmet’te görsek de Garip adlı -ortak- şiir kitabının ön sözünden dolayı Orhan Veli’nin (arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rıfat) ismi ön plana çıkmıştır.
Hazin bir hayat hikâyesi vardır Orhan Veli’nin. Allah rahmetiyle muamele eylesin.