Sevgili Ecem,
Kitap kurdu. Okumakla bitmiyor değil mi? Bitmeyecek. Biz mevcutları bitiremezken yenileri niye yazılıyor ki!
Sadece kitapları okumuyoruz hayatta. İnsanları da okuyoruz. Hatta hayatın kendisini okuyoruz. Kitaplar ne kadar masum, insanların yanında.
Kitaplar yanıltmıyor insanı. Kapağında ne vadetmişse içinde onu buluyorsun. Aşksa aşk, acıysa acı, savaşsa savaş. Ama insanlar öyle mi? Kiminin yüzünden acı damlıyor, içi günlük güneşlik. Kiminin kapağı bir çocuk kalbi kadar cıvıl cıvıl, içi yangın yeri. Dünyanın bütün doğal afetleri aynı coğrafyada. Depremlere şahitlik yapmış, yanardağlar patlamış, tufan görmüş.
Kimi bir tarih kitabı kadar gerçekçi, kimi bir kimya kitabı kadar deneysel… Felsefe kitabı olanlar var, okudukça kafanız karışıyor. Kimiyse bir şiir kitabı… Her sayfasında ayrı bir âlem. Aynı sayfa her defasında yeni bir âlem. Okundukça çoğalıyor. Bir hikaye metni kadar kurmaca olanlar da var, bir roman kadar sonu bilinmez olanlar da.
Bazılarını gönüllü okuyoruz, bazıları zorla dayatıyor kendini. Kapağına aldanmadığın kitapların çok olsun. Kolay okunmasa da anlayabildiğin kitapların da öylesine çok. Söyle sen hangi kitapsın? Ya ben!
Bu yazının da içinde yer alacağı yıllıkları bir kitap sayarsak insan içinde bir karşılığı var mıdır, dersin? Çok ilginçtir yıllıklar. Özenle hazırlanır cildi, kapağı. Kâğıdı, renkleri hakeza. İçine konulan fotoğrafları için kılıktan kılığa girilmiştir. Kaç kez filtrelenmiştir her biri. Bütün sahte pozlar oradadır. Bir de içinde yazılar vardır (bu yazı dâhil mi sen karar ver): İmlası bozuk, kurgusu noksan. Anlatımı eksik. Samimiyeti akmış.
Sırf, hasbelkader arkadaş olduklarımızı kırmamak için yazılmış satırlarla doludur yıllıklar. Mark Twain’in ifadesiyle “Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyorlar.” Bir bilebilsek. Yarın her biriniz bir diyara savrulup gittiğinde anlamını bulur satırlar. Vakit geçmiş olur. Herkesin ardı sıra gider mi, yıllıklarda yazdığı sahte temenniler, bilemem. Keşke gitseler. Bizi bize bırakıp gitse o yalancı dilekler.
Herkesin kendi kaderidir yaşadığı. Ne yazılmışsa o kadar gerçek. Kendimize kendimiz eşlik ettiğimiz zamanlarda olacak en güzel yolculuklarımız. Kimseye yük olmadan, kimseyi yüklenmeden.
Ecem hazır mı yeni bir yolculuğa? Hazırsa gitsin. Değilse gitmeyecek mi!