Biraz daha kal.
Daha dinlenecek Ahmet Kaya şarkılarımız var. Gidiş yolu – dönüş yolu kavramlarının olmadığı, sadece yolun tadının çıkarıldığı uzun yolculuklar boyunca… Var mısın yeniden yollara çıkmaya?
Biraz daha kal.
Beraber okunacak kitaplarımız vardı. Altını çizeceğimiz satırlar. Satır aralarından mutluluk toplayacaktık. Yazarların kelime kelime serptiği mutluluklardan. Acıya, hüzne kapı aralayan satırların içinde bile hep bir mutluluk bulmuştuk ya. Başkaları mı toplasın şimdi onları?
Biraz daha kal.
Bir evi yuva yapan ellerimizi çekme eşyalarımızın üstünden. Dokunduğun her yer çiçek açıyor. En sert mevsimler iki damla gözyaşınla ılık bir bahar ikindisine dönüşüyor. Cümlelerin bir güneş gibi doğuyor tipiye tutulmuş yarınlarımızın üstüne.
Biraz daha kal.
Bak, çayı demledim. Muhabbetimize eşlik eden böcekler bile “biraz daha kal” diyor sana. Yaz akşamlarının, kısalığına inat uzayan gecelerinde avuçlarımızda soğuyan çayın hatırına.
Biraz daha kal.
Bir yazının konusu olamayacak mutluluklarımız vardı. Kelimelerin anlatmaktan aciz kaldığı. Ve bu yüzden anlatılmaya hiç ihtiyaç duyulmamış.
Biraz daha kal.
Ne gözlerim başka gözleri tanıyor, ne ellerim başka elleri. Bir mahşer kalabalığına ve telaşına bırakma beni. Sadıksan kavline… Aşinalığımız ezeldense… Bedenlerimizin değil ruhlarımızın birliğine inanıyorsan…
Biraz daha kal.
Kızlarımız sana benzesin, oğullarımız bana. Hiçbir hikâye masala dönüşmesin. Yarım bırakılmış hikâyeleri tamamlamanın zorluğunu bilirsin.
Biraz daha kal.
Ve aklına uyma. Akıl bedenden yanadır. Uyacaksan kalbine uy. Kalp ruha seslenir. Aklının peşine takılıp yollara düşenler, çok geç fark ederler takıldıklarını ve düştüklerini. Akıl batmaya mahkumdur da kalp her dem yeniden doğar. Dedim ya akla uyma, batma.
Biraz daha kal.
Bu bir ricadır. Hem umut hem kaygı barındırır. Umuttur, gözlerinin ışığıyla büyüyen. Umuttur, saçlarına salıncak kurmuş hayallerin sonsuz mutluluğuna dair. Kaygıdır, meçhul yarınların malum dünleri alt edeceğine dair. Kaygıdır, meçhul yarınların hep meçhul kalacağına dair. Bu bir ricadır. Meçhul malum ikileminde, cehaletle ilim arasında. Bir cahil cesaretiyle cehaletin cazibesinde meczup olma.
Biraz daha kal.
Yıllar geçecek aynı kelimeler yankılanacak kulağında: Biraz daha kal. Kulaklarında dinmeyen bir uğultu. Bazen sağ kulağının çınladığını düşünüp hayra yoracaksın. Bazen sol kulağının çınladığına hükmedeceksin, korku ve endişe içine otağ kuracak.
Kulaklarının çınlaması geçtiğinde -eğer duyabilirsen beni- bir sorum olacak.
Biraz daha kalmayacak mısın?
Git.
Çok samimi ifadeler… zevkle okudum hocam.
Teşekkür ederim Ayşegül. Sen güzel görmüşsün bence. Samimiyeti konusunda benim şüphelerim var. Belki kelimelerle dans etmekten ibarettir her şey. 🙂