Türkiye gerçekten ilginç bir ülke. Başka yerde yaşayamam diyenler boşuna demiyorlar. Gün geçmiyor ki Twitter’da saçma sapan bir konu TT olmasın.
#PedYasaklanamaz
Korona tedbirleri gereği uygulanan kapanma nedeniyle marketlerde bazı ürünlerin satışına kısıtlama getirildi. Temel ihtiyaç olmayan her şey yasak aslında. Bu kapsamda ped satışı da yasaklanmış.
Bu konuda iki şey geliyor aklıma. Birincisi bu kararı alanlar kesin erkektir. Erkek egemen bir toplumuz biz. Ve korkarım bu hiçbir zaman değişmeyecek.
İkincisi, bu kararı alanlar temel ihtiyaç deyince sadece midesini düşünen bir grup hayvanımsı olabilir. Çünkü sadece hayvanlar temel olarak beslenmeyi düşünür. Diğer ihtiyaçlar genelde insana özgüdür.
Şimdi bu yasağın ardından acaba hangi yasak gelecek diye düşünüyorum. Mesela kondom satışı da yasak mı? Eğer yasaksa gelecek yıllarda da ülkeyi aynı zihniyet yönetecek demektir. Bunun önüne geçmek için kondom satışı hiçbir zaman yasak olmamalı.
Ped demişken aklıma bir de marketlerden ped alırken yaşanan sıkıntılar geldi gözümün önüne. Utanmasalar kırk bohçaya sarıp öyle alacaklar. Epey zaman önce Migros’tan ped almam gerekmişti. Girdim, aldım, çıktım. Poşet falan da istemedim. Elimi kolumu sallaya sallaya alışveriş merkezinin yemek bölümüne gittim. Ne yani elimde telefon taşıyınca sıkıntı yok, ped taşıyınca mı sorun olacak?
İnsanları anlamak gerçekten zor. Eğer ped utanılacak bir şeyse iç çamaşırı da öyle olmalı. Ama hiç kimse iç çamaşırını utanarak almıyor. Hatta fantazi ürünlerini bile rahat rahat alıyor, kimseden utanmadan. Konu zevkimiz olunca sıkıntı olmuyor sanırım.
#MescidiAksa
İsrail yine Mescid-i Aksa’ya saldırmış. Bunu yıllardır yapıyor ve bunun tasvip edilecek bir yanı yok. Mesele Müslüman ülkelerin bu konudaki tavrı. Bu konu sadece kendi ülkelerinde bir siyasi malzeme olmanın ötesine geçmiyor. Hele ki bizim ülkede. Ben beni bildim bileli siyasal İslamcılar için Filistin kırmızı çizgidir. Ama hiçbir hükümetin İsrail’e yaptırım uyguladığını görmedim. Yirmi yıldır iktidar olan “şahsım hükûmeti” buna dahil.
Etiketin altında yazanlara bakıyorum. Neredeyse tamamı iktidar yanlısı. Aynı iktidar üç gün önce kendi ülkesinde cami basıp Müslümanları gözaltına almakta bir sakınca görmemişti oysa. Sen kendi ülkende zulüm yapacaksın sonra kalkıp Filistin’e destek çıkacaksın. Adama gülerler.
#KapatÇeneniDemetAkalın
Demet Akalın isimli kadın Twitter’dan şöyle bir açıklama yapmış:
Al sana öneri; nufüs sayımı yapar gibi hazır yasakta var herkezi aşıla ev ev hane hane misss gibi
Yazım ve noktalama Demet Akalın’a ait. Burası tartışmaya kapalı. Bunu tartışacak olsam zaten buraya almazdım.
Aşı pek çok ülkede uygulanıyor. Faydası ve zararları konusunda bilimin elinde henüz kesin bilgiler yok. Buna rağmen yapılıyor. Kendi adıma aşı olmak gibi bir fikrim yok. Olanlara saygı duyarım. Ama insanları yasak bahanesiyle evlere kapattıktan sonra toplama kampı muamelesi yapıp zorla aşılamayı düşünmek en hafif tabirle hayvanlıktır.
Bundan dolayı Twitter nesli Demet Akalın’ın tefe koymuş çalıyor. Senin ne işin olur bu konularla Demet? Sen en iyi bildiğin işi yap. Tabi bu konularda da fikrini söylemekte özgürsün herkes gibi. Ama fikrini söylerken haddi aşma. Saygılı ol.
#EbruGündeş
Bir dönemin en çok dinlenen sanatçılarından biri olan Ebru Gündeş maalesef müzik piyasasına girdiği yıllardaki masumiyetini kaybetti. Para insanı değiştirir söyleminin yaşayan örneklerinden biridir Ebru Gündeş.
Gündeş’in eşini biliyorsunuz. Bir dönem kendisine operasyon yapan emniyet amirlerinden birinin ifadesiyle söylersek Rıza Zarrap soytarısı. Ebru Zarrap’tan boşanmış. Niye? Başka kadınlarla yaşıyormuş Rıza. Ebru için asıl dert bu. Adam koskoca ülkeyi dolandırdı sorun değil. Yani 80 milyonu aldatan biri Ebru’nun kocası olabilir pekâlâ. Ya insanda biraz omurga olur. Boşanacaksan bile gerekçe açıklamadan boşanır geçersin. Kimse de senin niye boşandığını sorgulamaz.
Twitter’da daha pek çok konu gündem oluyor. Hepsine değinmek mümkün değil. Kendimce ilginç bulduğum konularda üç beş kelam edip geçiyorum.
Eminim ki sizin de ilginç bulduğunuz konular vardır. Bunları yorumda belirtirseniz sevinirim.
Çok sevdim bu seriyi 🙂 Ben de böyle bir haftalık gündem yapıyorum kendimce cumartesi günleri; ama pek uzun bahsetmiyorum. Ped konusunda söylediklerinize katılıyorum, keşke gerçek olmasaydı bunlar.
Geri bildirim için teşekkür ederim İrem.
Uzun süredir düşündüğüm bir yazı dizisi idi bu. Başlamak bugünlere kısmetmiş. Ne kadar sürdürebileceğimi zaman gösterecek.
Zihnimde benzeri pek çok dizi gezdiriyorum ama üzerinde enine boyuna düşünüp eyleme geçemiyorum. Biraz tembellik var sanırım.
Aşı karşıtı olduğunuzu bilmiyordum. Yani bir yandan ben aşı olmam deyip, bir yandan da olanlara saygı duyarım sözünüzü pek samimi bulamadım açıkçası.
Bu tür düşüncede olanların zararı sadece kendine olsa inanın ben de size saygı duyardım ama biraz da empati kurmak gerek.
Mesela sırf keyfiye aşı olmadığınız için hastalığa yakalanıp hafif atlatsanız. Ancak bu süreçte bir kaç kişiye de bulaştırmış olsanız. Sonra o bir kaç kişiden biri hastalığı atlatamayıp, sırf sizin “ben aşı olmam” takıntınız yüzünden ölmüş olsa ve bunu bilseniz.
Bununla yaşayabilir miydiniz?
Geri bildiriminiz için teşekkür ederim Çıplak Yazar.
Evet aşıya karşıyım ve aşı olanlara saygı duyuyorum. Bunda mantıksız bir şey yok. Herkesin fikrine saygı duymaktır bu.
Aşı olmadığım için hastalığa yakalanmam ve başkalarını hasta etmem ve onların ölümüne sebep olmam gibi uç bir varsayım çok zorlayıcı olmuş. Size bu noktada katılmam mümkün değil. Eğer bir silsile yoluyla olayları “sa ve se”ler üzerinden bir sonraki aşamaya taşıyacaksak hayatta hiçbir şey yapamayız. Çünkü attığımız her bir adım bir sonraki olaylar zincirinin bir parçası olacaktır. Bu da kendimizi sürekli suçlu hissetmemizi gerektirecek ve hayatı çekilmez kılacaktır.
Sizin mantığınızla sorayım ben de: Sabah işe gitmek için evden çıkarken bir arkadaşınızı arıyorsunuz. Beş dakikalık bir telefon görüşmesi yapıyorsunuz. Sonra iş yerine varıyorsunuz. Biraz önce görüştüğünüz arkadaşınızın yolda kaza geçirdiğini ve hayatını kaybettiğini öğreniyorsunuz. Kazanın ayrıntılarını öğrendikten sonra görüyorsunuz ki arkadaşınız sizinle yaptığı görüşmeden on dakika sonra kazaya karışmış ve hayatını kaybetmiş. Yani siz onu telefonda beş dakika oyalamamış olsanız kendisine araç çarpan yerden daha önce geçecek ve (muhtemelen) hayatta olacaktı.
Siz olayı değerlendirirken “Tüh ya, benim yüzümden öldü.” mü diyeceksiniz? Yoksa “Ya, daha on dakika önce telefonla görüşmüştük.” mü diyeceksiniz?
Evet, tedbirimizi alalım. Kendimizi ve diğer insanları riske atacak durumlardan uzak duralım. Ama hayatı çekilmez kılmanın anlamı da yok bence. Hele ki korona gibi henüz ne olduğu tam belli olmayan bir oluşum üzerinden kendimi suçlu hissettirecek bir şey göremiyorum. İsteyen aşı olabilir. Ben aşı olmadım diye kimse ölmez merak etmeyin. Yine de korkan varsa aşısını olsun. Ne yapabilirim ki! Hem bizi de korumuş olurlar.
Soruma cevap vermek dışında her şeyi yazmışsınız. 🙂
💉 ya karşıyım ama aşı olana saygım var görüşü, ateistim ama ineklere 🐮 tapana saygım var görüşünden farksız geliyor bana.
Çünkü nasıl ki ineğe tapan bir ateiste saygı duyamaz ise, aşı olan biri de keyfiye aşı olmayan ve bireysel olarak virüsü yayma konusunda tehdit oluşturan birine saygı duyamaz. Duyuyorum diyen de yalan söylüyordur.
Ayrıca sizin o “uç bir varsayım” dediğiniz şey, bizim her gün burnumuzun dibinde dolaşan gerçek.
Yani ben size uzaylılar gelip dünyayı istila edecekler üstelik bizim bakkal Mahmut abiyi de kaçıracaklar demedim. 🙂 (Bu uç bir örnek olurdu işte.)
Sevgiler selamlar🖐️
Meramımı anlatamadığım için kusur bendedir diyerek tekrar anlatmaya çalışacağım. :🤗
Evet ben aşıya karşıyım. Aşı olup olmamak yasalarla bana tanınmış bir haksa bunu nasıl kullanacağıma müsaade edin ben karar vereyim.
Hem aşıya karşı olup hem de aşı olanlara saygı gösterme konusuna gelince: Bu insanî bir durumdur. Yani ben benimle aynı fikirde olmayan insanlara saygı göstermek zorundayım. Bundan daha demokratik bir düşünce olabilir mi?
Aslında kendi verdiğiniz örnek bile meseleyi izah etmeye yeter aslında. Bir ateist ineğe tapan birine niye saygı göstermesin ki? Eğer göstermiyorsa orada bir sıkıntı vardır. Ayrıca benim saygı göstermiş olmam onun fikirlerine katıldığım anlamını taşımaz. Ben onun benimle aynı fikirde olmamasına, yani farklı fikirde olmasına saygı gösteririm.
Biraz daha basite indirgeyelim. Herhangi bir konuda sizinle aynı düşünmeyen insanlara saygı göstermiyor musunuz? O zaman ben bir Trabzonsporlu olarak Beşiktaşlılara saygı göstermeyeyim. Siz A partisini destekleyen biri olarak B partisine oy veren birine saygı göstermeyin. Nerede kaldı bizim insanî ölçülerimiz?
Saygı göstereceğim insanlar sadece benimle aynı fikri paylaşan insanlar olacaksa farklı fikirler nasıl oluşacak? 🤔
Temel soruya dönelim öyleyse. Şimdi ben aşıya karşıyım diye siz bana saygı duymuyor musunuz? Tersinden kuruyorum cümleyi. Siz aşı olmak istiyorsunuz veya oldunuz. Ben sizin bu fikrinize saygı duyuyorum.
Hepsi budur. 🙂
Hocam gerçekten sizinle oturup yüz yüze konuşmayı çok isterdim.
Yani şu yazdıklarınızdan sonra anladım ki ne yazacak olsam boşa yazmış olacağım.
Meseleyi en sonunda farklı görüşlere saygı duymak konusuna getirmeniz ise apayrı bir ironi olmuş.
Selamdan sonra,
Sağlık olsun, her zaman anlaşacağız diye bir kural yok. Yüz yüze görüşsek de aynı şeyleri duyacaktınız benden.
Yazılanları -yorumlarla birlikte- üçüncü şahıslara okutabilirsiniz. Ben fikirlerimin arkasındayım. Yazımda ne söylemişsem yorumlarda aynı şeyi söyledim. Yazar körlüğü olduğu gibi bazen okuyucu körlüğü de olabiliyor.
Hürmet ederim. 🙂