Yoksa Sizin Hiç Şiir Defteriniz Olmadı mı?

You are currently viewing Yoksa Sizin Hiç Şiir Defteriniz Olmadı mı?

Sizin şiir defteriniz yok mu?

Uzun zamandır sayıklıyordum, şiir defterlerim bir gün elime geçerse diye. İşte nihayet o defterler elimin altında. Tam dört defterim var. Bunları artık daha çok seveceğim. Ne de olsa Avrupa görmüş defterler kendileri. Sizinle bilinmeyen şiirler başlığı altında bol bol şiir paylaşabileceğim için mutluyum. Önceki yazılarımın birinde bahsetmiştim. Bilgisayarda kazara elime geçen bir arşivde de epey şiir bulmuştum. Vakit buldukça bunları sizlerle buluşturmak istiyorum. Umarım sıkılmazsınız.

Şiir defterlerimin geçmişinden bahsetmezsem bu yazı eksik kalır. Teknolojinin insanları esir aldığı bir çağda şiir defteri tutmak gibi bir uğraş takdiri hak etmiş olmalı. Aferin bana! Üstelik bu çalışmanın geçmişi teknolojinin insanları esir aldığı dönemlerin öncesine dayanıyor. Kendi macerama bir yolculuk bu.

Ne zamandan bu yana

İlk defterimin başlangıç tarihi 1992 Aralık. Üniversite yılları… Ne düşünmüştüm acaba bu defteri doldurmaya başlarken? Bilgisayarların insan hayatına bu kadar nüfuz edeceğini düşünmemiş olmalıyım. Değilse bu kadar emek harcar mıydım? Pişmanlık duyduğumu sanmayın. Gayet mutluyum, iyi ki yapmışım.

İkinci defterin hemen başına Ağustos 1996 tarihini not düşmüşüm. Demek ki ilk defteri doldurmam dört yıl sürmüş yaklaşık. Bu da öğretmenliğimin ilk yıllarına karşılık geliyor.

Diğer iki defter daha yakın tarihli. 2017 yılı içinde tutulmuş ikisi de. Tabi onları anlamlı kılan başka bir özelliği var. Ömrümden yaklaşık bir yıl çalmıştı zalimler. O süre içinde içeride epey kitap okudum. Herkes roman okuyordu. Ben şiir kitaplarına merak salmıştım. Mehmet Ay‘ın 9 ciltlik “Türkçe Şiirler Antolojisi“ni baştan sona okumuştum. Hatta Şerif Aktaş‘ın “Yenileşme Dönemi Türk Şiiri Antolojisi” adlı iki ciltlik çalışmasını da okumuştum. Okuduğum günlerin sabahında okula gidecekmiş hissiyle.

Buraya bir not iliştirmezsem eksik kalır. Bu antolojiyi okurken kitapların içinden bazı şiirlerin koparıldığını görmüştüm. Aklıma iki şey gelmişti. Birincisi bu kitabı okuyan biri sevdiği bir şiire rastlayınca bunu yazmaya üşenmiş ve hemen o sayfayı koparıp almıştı. İkincisi şiiri okuyan kişi fikren karşı tarafta olduğunu düşündüğü birinin şiirini başkalarının okumasına engel olmak istemişti. Nereden bakaranız bakın iki düşünce de sakat.

Tabi, üçüncü bir ihtimal de var. Cezaevi yönetimi kendince bir sansür uygulayıp bazı sayfaları yırtmış olabilir. Bu da diğerleri kadar özürlü bir düşünce ama ne yaparsın ki hayatın içinde özürlü çok insan var.

Bütün defterlerim kareli. İlk iki defterim normal boyda iken son ikisi daha büyük. Yani “harita metot” diye tabir edilen boyda. Hiç de sevmem büyük boy defteri. Ama içeride başka defter bulmak imkansızdı ve bulduğuma razı olmuştum.

İlk iki defterde yer alan şiirlerden bazılarını sonraki iki deftere de almışım. İnsan içeride ne kadar kalacağını kestiremeyince geleceğe yatırım yapıyor sanırım. Zalimler, şu an birilerine yaptıkları gibi saçma sapan suçlamalarla uzunca bir süre içeride tutabilirler diye düşünmüş olmalıyım. Yani şiirler elimin altında bulunsun, istediğim zaman okuyabileyim diye.

Demem o ki, iyi ki hayatımızda şiir var. Böylesine kirletilmiş bir dünyada sığınabileceğimiz başka bir liman var mı? Dünyaya asıl gönderiliş amacımızı unutmadan, üç beş şiir okuyup gideceğiz işte.

1992’den 2022’ye tam otuz yıl… Otuz yıllık hatıralar sarmalı.

Siz de bilinmeyen şiirlere arada yolunuzu düşürün. Belki sizin kalbinizi titreten birkaç mısra vardır oralarda. Umarım kalbiniz ölü değildir.

Başta sormuştum. Yineliyorum. Sahi sizin şiir defteriniz yok mu?

Benim var.

Beni bilgilendir
Bildirim seçiniz
guest
0 Yorum
Satır içi geri bildirim
Tüm yorumları gör