Benim bir hikayem var. Henüz göz değmemiş. Kirlenmesinden korktuğum. Duymak isteyen kulaklar vardır elbette. Kör satıcının kör alıcısı olur misali, benim hikayemi de dinlemek isteyen bir kulak, görmek isteyen bir göz neden olmasın?
Her hikâye özeldir. Her yaşamın biricikliğini kabul ediyorsan her hikayenin tek ve benzeşmez olduğunu da kabul etmelisin. Hele ki bu hikaye özgürlük üstüne kurulmuşsa. Bedenleri geçtim ruhların bile esir edilmeye çalışıldığı bir çağda özgürlük üstüne yazılmış bütün hikayelerin kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Dört duvar arasında geçen en kısa an bile bir ömür çalarken bizden, özgürlüğün ne kadar kıymetli olduğuna dair hayaller kurmamıza gerek yok. Henüz kaybetmemişken tadını çıkarmalısın.
Esaretin olmadığı bir dünya olsaydı keşke. “Çok uzakta öyle bir yer var / O yerlerde mutluluklar / Paylaşılmaya hazır / Bir hayat var” diyen şarkının bahsettiği o diyarı hangimiz bulduk? Öyle bir yer var mı gerçekten? Yoksa bir dilekten mi ibaret söylenenler? Bir hayal ülke mi anlatılan yer? Bir ütopya mı yaşadığımız, yaşamak istediğimiz hayat?
Söylesene, özgürlük hangi kapının ardında? Elma dersek çıkar mı mesela? Ya da armut? Cevapsız sorularım var benim. Cevaplamaya korktuğum sorularım. Sormayı düşünemediğim.
Bir gün ülkeme bahar gelecekse eğer -ki gelecek- güzelliklerle gelsin. Esaretseverlerin olmadığı, ruhların tutsak edilemediği, kuşların ve kelebeklerin gökyüzünü paylaştığı, güneşin herkes için eşit doğduğu, çiçeklerin herkese aynı kokuyu sunduğu bir güzellikle gelsin bahar. Gelsin ve binlerce koku bahşetsin bize. Krizantem de olsun lale de. Nergis menekşeye gülümsesin, zambak papatyaya. Gül de olsun akşamsefası da.
Bahar olsun. İlk olsun, son olsun fark etmez. Yeter ki bahar olsun.
* * *
Geçenlerde bloglar arasında gezerken “kelime oyunu” diye bir etkinlik gördüm. İlk olarak Kırmızı Ruh‘ta karşıma çıkmıştı. Bu haftanın kelimelerini de Kendi Dünyasında seçmiş. (zambak, hayal, diyar, özgürlük, dilek) Bir de ben deneyeyim dedim ama zorladı beni biraz. İnsan içinden geldiği gibi yazmalıymış. Böyle belirli kelimelerin etrafında bir yazı zormuş. Ismarlama bir yazı gibi oluyor biraz. Takdir senin, kıymetli okuyucu.🙂
Ben sevdim.. tüm niyetlerinize katılarak amin diyorum.
Teşekkür ederim Momentos,
Güneşli günlere özlemimiz günden güne artıyor. İnşallah çok beklemeyiz. 🙂
Etkinlikte ilk kez deneme türünü denemekten dolayı tebrik ederim:) Evet, kelimeler kısıtlıyor yazacağımızı ama aklımıza gelmeyen kapıları da aralıyor, bazı çağrışımlar yapabiliyor. Yazınızın başlığı “Özgürlük” olmalı. Elinize sağlık:)
Teşekkürler Kaplan Diary,
Baktım herkes hikâye yazıyor, farklı bir şey olsun istedim. Yazının başlığını tekrar düşüneceğim. Ara ara başlıklarda küçük değişiklikler yapıyorum zaten. Bu biraz aceleye geldi sanırım. 🙂
Gün gelir, bahardanda sıkılır bu insanoğlu.
Güzeldi. Denemek lazım bu şekilde de.
Teşekürler Uyuşuk Hayalperest,
İnsan bahardan sıkılır mı gerçekten? Özkan Yalçın “Çok Çiçekli Senfoni” adlı romanında şöyle bir cümle kullanır: “Mevsim bahardı, az bulup ikiye böldüğümüz…”
Böylesine baharı severken bıkmak mümkün değilmiş gibi görünüyor. 🙂
Ben de sevdim yazınızı, güzeldi. Ama hep iyilik, güzellik olsa sanki bu sefer de onun değeri kalmazdı. İnsanlar biraz nankör, malum. Yine de tüm iyi dileklerinizi ben de içtenlikle diliyorum.
Teşekkür ederim İlkay,
Hep iyilik, güzellik olmayacağını hepimiz biliyoruz aslında. Sadece bir temenniden ibaret benimki.
Bakarsın o diyarı buluruz bir gün.
Bence de bahar olsun 🙂
Keyif verici olmuş. Yüreğinize sağlık.
Teşekkür ederim Minik,
Güzel günler hiç umulmayan zamanlarda gelişmiş. Baharı böyle bekleyelim biz de. 🙂
güzel bir deneme olmuş bu etkinlikte deneme ilk kez gördüm sanırım güzel düşünce 🙂
Teşekkür ederim Sessizgemi.
Herkes hikâye ve masal üzerine yoğunlaşınca farklı bir tür olsun dedim. Aceleyle yazılınca ortaya çok güzel eserler çıkmıyor, bunu biliyorum. Yeni hafta için de bir şiir yazdım. Şimdiden söylemiş olayım. 🙂
hayır hiç de kötü değildi kendine haksızlık etme 🙂 şiiri de okumaya geleceğim mutlaka 🙂
Teşekkür ederim. 🙂
Siz daha iyilerine layıksınız diyeyim öyleyse.
Tüm gönüllere gelsin bahar diyelim. Güzel şeyler görelim… Kaleminize sağlık.
Teşekkür ederim Ebemkuşağı.
Yıllardır bekliyoruz o baharı ama gelmedi bir türlü. Mevsimler bize küsmüş de olabilir. 🤔
“Bir gün ülkeme bahar gelecekse eğer -ki gelecek- güzelliklerle gelsin” demişsiniz umarım o günleri görebiliriz. Çok güzel bir yazı olmuş hiç zorlanmış gibi de değil. Emeğinize sağlık 🙂
Teşekkürler Rose,
Sadece baharın gelmesi değil, daha motorları maviliklere süreceğiz. Tez vakitte inşallah.
Bu yazıyı yeni okudum ve bence de kelimeler insanı zorluyor aslında.Yine de insanın gelişmesine katkısı da oluyor.Ben de sizin gibi deneme yazmayı denemek istiyorum ve sizi bu konuda cok başarılı buluyorum..
Kelime oyununa katıldığım ilk yazıydı bu. Neredeyse bir yıl geçmiş üstünden.
Evet, deneme yazabilirsiniz tabi. Benim gibi (bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi bilmiyorum.) yazmanıza gerek yok. Kendiniz gibi yazın yeterli. Özgün olmak bunu gerektirir çünkü. 🙂