You are currently viewing Yol, Yağmur, Kitap, Şarkı…

Yol, Yağmur, Kitap, Şarkı…

Bir yolculuk yazısı bu. Trene binince başladığım ve inerken bitecek diye umduğum. Yağmurlu bir günde. Camdan süzülen damlalar eşliğinde…

Hiç tanımadığım köylerden, kasablardan akıp gidiyor tren. Saniyeler içinde yaşanıp bitiyor hayat. Şemsiyeli bir kadın geçiyor jet hızıyla, elinde pazar arabası. Oysa biliyorum ki zorla yürüyor. Benim gördüğümle kadının yaşadığı hayat aynı hayat olmakla birlikte ne kadar da farklı hızda akıyor.

Yağmur kesiliyor bir an. Işıklar sönüyor. Bir tünel olmalı. Aydınlığa ne zaman kavuşuruz? Bilmiyorum. Hiçbir tren tünelin uzunluğuna takılmıyor. Tünelin tam sonunda yoruldum deyip geri dönen tren yok. Bu yol aydınlığa gider.

Tünel çıkışında rengi solmuş bir göl karşılıyor beni. Elimi uzatsam tutacağım. Damlalar hızla kayıyor camdan. Her biri gölün hasretinde.

İki yoldaşım var yanımda. Biri benimle ilk kez yolculuk yapıyor. Kitap. Otobüs yolculuklarında bir satır bile kitap okuyamayan ben sanırım tren yolculukları ile alışıyorum okumaya. Ethem Baran’ın Emanet Gölgeler Defteri adlı romanı eşlik ediyor bana bu yolculukta.

Bir yandan kitap okuyup bir yandan bu yazıyı nasıl yazdın demeyin. Her şeyin sırrını veremem size. Sürekli bir şeylere yetişmek için koşturmanın anlamsızlığını öğrenince insan, her şeye vakti kalıyormuş. Öğrendim.

Diğer yoldaşım müzik. Müzik dersem eksik söylemiş olurum. Ahmet Kaya var yanımda. Neredeyse yirmi yıldır benim bütün yolculuklarımın yoldaşıdır Ahmet Kaya. Yıllardır damıta damıta kıvama ermiş yaklaşık seksen şarkılık bir liste telefonumda her daim benimle gezer.

Az önce Zürih istasyonunda tren değiştirdim. Evet, evet, bildiniz. “İsviçre olsa beğenirsiniz ama burası Akdeniz, burası Karadeniz!” esprilerinin kıyas ülkesindeyim. Biraz daha yolum var. “Bu aşkın nüshası rüzgârlarda / Aslı bende kalacak1 diyor şarkı. Hiçbir şarkıya ve söze özel anlam yüklemiyorum. Ahmet Kaya söylesin yeter.

Şunu özellikle söylemeliyim. Bu ışıltılı hayatı ben seçmedim. Kader bir altın tepside sundu hepsini. Beğenmemek isyan olurdu. Razı oldum.

Kitabı sırt çantama koydum. Yağmur ara ara devam ediyor. Ve Ahmet Kaya hiç susmadı. Yayımlıyorum yazıyı. Artık size emanet. Okunmayı ve değerlendirilmeyi bekliyor. Şu şarkıda noktayı koyuyorum. Bir Attila İlhan şiirini yorumluyor ve “sen benim hiçbir şeyimsin varlığın anlaşılmaz / sen benim hiçbir şeyimsin yokluğun anlaşılmaz2 diyor Ahmet Kaya.

Sen benim hiçbir şeyimsin.


  1. Yakarım Geceleri, Yılmaz Odabaşı şiiri ↩︎
  2. Hiçbir Şeyimsin, Attila İlhan şiiri. ↩︎
Beni bilgilendir
Bildirim
guest
2 Yorum
Satır içi geri bildirim
Tüm yorumları gör
Cem Kazan
25 Aralık 2024 21.39

Trenle giderken bilmediğin köylerden, kasabalardan geçmek. İnsanları görmek. Onları yazıya dahil etmek. Şarkı, kitap. Daha ne olsun. Güzeldi.