Zaman hızla akıp gidiyor. Bundan tam iki yıl önce Anlamsız Kelimeler Sözlüğü adını verdiğim ilginç bir sözlük çalışmasının ilk kelimesini eklemiştim buraya. Aşkla başlamıştım, öteye geçemedim.
Dedim ya zaman hızlı geçiyor diye. Daha dün gibi hatırlıyorum o ilk günkü heyecanımı. Ortaya çıkacak olan eserin ne olacağına dair öngörülerim yoktu. Ki hâlâ yok. Ben yola ve yolculuğa tutkunum. Sefer güzeldir. Zaferse kısmet. Hayatın tadı ancak böyle çıkıyor.
Geride kalan iki yıl içinde tam 1111 kelime eklemişim sözlüğe. Aslında biraz azdı bu sayı ama birkaç kelime daha ekleyip bu yazı için 1111’e tamamladım sayıyı. Bu kadar kelimenin altına toplamda iki bin civarında gönderi girmişim. Her kelime için ortalama iki gönderi gibi bir şey. Tabi bazı kelimelerde tek girdi varken bazılarında 5-10 girdi var. Bunun bir standardı yok. Ben, keyfim ve kahyası nasıl istiyorsak öyle takılıyoruz. 300 binden fazla görüntülenmiş yazıp çizdiklerim. İki yıl daha geçtikten sonra nereye ulaşmış olacağımı şimdiden merak etmeye başladım.
Ne yazıyorum sözlükte? Canım ne isterse onu. Hatta canımın istemediklerini bile yazdığım oluyor bazen. Sitem, sövgü, keder, hüzün, sevinç, mutluluk, yorgunluk, hayat, ölüm, geçmiş, geçmemiş, gelecek… Bazen kelimelerin geçmişine takılıyorum. Etimolojik bir şeyler yazıyorum. Kelimelerin soy ağacı, insanların soy ağacından daha kıymetli. Alıntılar yapıyorum kitaplardan, bazen filmlerden.
Bütün bu çaba niçin? Mutluyum, yetmez mi?
Mutluluğumun kimseye bağlı olmadığını öğrendim. Evet, mutsuzluğum başkalarından kaynaklı olabilir. Umurumda değil. Ama mutluluğumun kaynağı benim. Bu yüzden gülümsememi elimden alamazsınız. Siz bir mutsuzluğa sebep olsanız ben onun yerine on mutluluk koyabilirim. Koydum da zaten. Koyacağım da. Koymazsam adam değilim.
Yukarıda söylemeyi unuttum. Sözlüğe isim ararken pek çok şey geldi aklıma. Hatta bunların bir kısmını sözlük maddesinde yazmıştım. Ama en son anlamsız kelimeler sözlüğünde karar kılmıştım. Şimdi geçmişe dönüp baktığımda iyi ki bu isimde karar kılmışım diyorum. Bir sözlük için bundan daha anlamlı (anlamsız mı deseydim) bir isim bulamazdım. Bütün sanatların dibini sıyırdık yine. Türkçe gerçekten çok güzel bir dil. Belki de ben başka dil bilmediğim için öyle düşünüyorum.
Sözlükten bahsedeceğim derken kendimi övmeye başlamışım. Hiç uyarmıyorsunuz da!
Kendimi bu yüzden de seviyorum işte.
Bir yanıt yazın