Yazı yazmaya ne zaman başladığımı aşağı yukarı biliyorum. Niçin başladığım konusunda bir fikrim yok. Yazdığım yazıları bir blogda paylaşma fikri ne zaman oluştu onu da bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var, o da uzun zamandır internette yazıyla uğraştığım.
Ciddi manada bir blog fikri 2010 yılının sonunda gündemime girmiş olmalı. Ama bu dönemden çok önceleri blog denemeleri yapıyordum. İnsanların pek çoğunun evinde henüz bilgisayar yokken, henüz internet yeni yeni gündemimize girmişken…
Geçmiş yazılarda ara ara bu konuya değinmiştim. Bugün öylesine gezinirken bloğum bana geçmiş yılların yazılarından birini önerdi. 7. Yıl için bir kitap çekilişi yapmıştım. Hangi yedinci yıl? 2010 yılını başlangıç alandan bahsediyorum.
İçime oturan öküzü susturmak için çareler arıyordum. Blogda daha fazla vakit geçirerek kendimi eğlemiş olmalıyım. Mesleği elinden alınmış biri olarak sudan çıkmış bir balık gibiydim.
Aslına bakarsanız yarınlarda beni bekleyen çok daha zor günlerden haberim yokmuş ve ben kendimi kandırmışım hep. 2017 yılının hemen başında kitap çekilişini yapmıştım. Kazanan talihlilere kitaplarını gönderdikten kısa bir süre sonra bir şafak vakti kapımı çalmışlardı. O tarihten sonra daha birçok şeyimi çaldılar zaten, belki pek çoğunuzun hâlâ peşinde koştuğu zalim güruh.
Özgürlüğümü çaldılar, ülkemi çaldılar, yuvamı çaldılar, çocuklarımı çaldılar… Hakkım hiçbirine helal değil. Ne o zalimlere ne peşinden gidenlere. Bir hesap günü varsa -ki var- herkesle görüşeceğiz. Sırat’ın üstünde kalsalar ve geçmeleri bana bağlı olsa affetmek şöyle dursun, tekmeyi vururum hepsine.
Ne diyordum? Evet, blog ve yazı… Yeni bir sevda değil bu. Kimseyi kale almadan, içimden geldiğince at koşturduğum, SEO meo dikkate almadığım, keyfim ve kahyasının gönlünü hoş tutmaya çalıştığım bir mecra burası benim için.
Sanal ortama ilk yazıyı düşürdüğüm günün üstünden 22 yıldan daha fazlası geçmiş. O gün doğan çocuklar bugün gençliklerinin baharını yaşıyorlar. Bu yönüyle biredip.com da genç sayılır. Ama perdenin arkasındaki ben, gençliğini çoktan harcamış yorgun bir savaşçıyım.
Buraya kadar sıkılmadan okuduysan ve bu adam ne anlatıyor diyorsan söyleyeyim. Aslında anlatmak istediğim özel bir şey yok. Sadece bloğun yazı editörünü açtığımda hiç ara vermeden bir yazı yazabilir miyim diye deneme yapıyorum. Sanırım yazılabiliyormuş. Şimdi bu yazı için bir görsel hazırlarım Canva’da. Sonra da size sunarım.
Belki siz de altına bir yorum yazarsınız, neden olmasın!
Yazılabiliyor tabii, hatta bir oturuşta yazılan yazılar başlarken nerdeydim, son kelimeyi yazdığımda nereye gelmişim dedirtiyor sonradan okuyunca…
Bu yazı tam da sizin dediğiniz türden bir yazı oldu. Çok daha başka şeyler yazmak için geçmiştim yazının başına. Bitirdiğimde ortaya çıkan şey beni de şaşırttı. Yazı bazen kendi bildiğini okuyor. 😊