Edebiyatçının Biri Bir Edip Olurken

Edebiyatçının Biri, Bir Edip Olurken

/

Edebiyatçının Biri neden Bir Edip’e dönüştü?

Ben size bir hikâye anlatayım. Sonrasını zaten anlayacaksınız.

Bir gün ormanda araştırma yapan fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir ekip yağmura yakalanmışlar. Hemen yakınlarındaki bir orman evine giderek yardım istemişler. Ev sahibi misafirlerini içeri buyur ederek ikram hazırlamak için mutfağa geçmiş. Bu sırada ekiptekilerin gözüne evdeki soba takılmış. Soba altına taşlarla destek yapılarak yerden bir metre kadar yukarı konulmuş. Bunu gören ekiptekiler bu konuda kafa yormaya ve bunu yorumlamaya başlamışlar.

Kimyacı, “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.” der. Fizikçi, “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.” diye yorumlar. Jeolog, “Tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış olmalı.” der. Matematikçi, “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.” derken; antropolog, “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha soyut biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş.” diye değerlendirir.

Bizimkiler aralarında böyle konuşurken orman köylüsü içeri girer ve hep birlikte ona sobanın böyle yukarıda olmasının nedenini sorarlar. Köylünün cevabı ekibi hem şaşırtır hem gülümsetir: 

– Boru yetmedi.  

Giriş cümlesindeki soruya cevap aramadan önce Edebiyatçının Biri mahlasını ne zaman ve niçin kullanmaya başladım, bunları anlatayım.

Facebook denilen illetin çok yaygın olduğu dönemlerde herkes gibi ben de “feys” kullanıyordum. Sosyal ağlarda gerçek adımla hesap açmayı oldum olası hiç sevmedim. Bir feys hesabı açmak için internete daldığım gün nedendir bilmem ‘edebiyatçının biri’ mahlasını seçmişim. Bugün geriye dönüp baktığımda bunun özel bir bir anlamı ve gerekçesi var mıydı, bilemiyorum. Sanırım yoktu. Farklı bir şeyler olsun diyerek çıkmıştım yola.

Gel zaman git zaman bu ismi o kadar çok benimsedim ki farklı sosyal mecralarda da aynı ismi kullanmaya devam ettim.
İşi o kadar ileriye götürdüm ki bir süre sonra öğrencilerim gerçek adımı hatırlamaz oldular. 😊

Şahsi bir blog açmayı düşündüğümde bunun adının ne olması gerektiğini hiç düşünmedim bile. Adı belliydi: Edebiyatçının Biri. Öyle de oldu. Uzun yıllar www.edebiyatcininbiri.net adresini kullandım.

Bir gün sosyal ağ hesaplarımı aynı isim altında toplama fikriyle cedelleştiğimi fark ettim. Bu konu kafamı epey meşgul etti. (Bu niye bu kadar kadar önemliyse!) Ne yaptıysam olmadı. @edebiyatcininbiri adını bütün hesaplar için ortak isim yapamadım. Bazen karakter sınırı işi bozdu, bazen nokta (.) bazen alt çizgi (_) bazen kısa çizgi (-). Olmayınca olmuyor işte. Bir de edebiyatçının biri ismi çok havalı durmasına rağmen Türkçe karakterler nedeniyle internet aleminde sürekli sıkıntı çıkarıyordu. Ayrıca blog adresi için çok uzundu.

Hasılı yazarken ve okurken insanı yormayan, Türkçe karakter sıkıntısı olmayan bir isim etrafında kafa yorarken Bir Edip ismi takıldı dilime. Edebiyatçının Biri ifadesinin iç dış edilmiş hali gibi göründü gözüme. Önce sosyal hesaplara baktım. Hepsi boştu. Hemen sahiplendim. Blog bir süre daha eski isimle devam etti. Yıllık yenileme vakti yaklaşırken acaba blog adresini de mi değiştirsem diye sormaya başladım kendime. Baktım ki biredip.com boş. Hemen onu da sahiplendim.

Bloğu bir bütün halinde buraya taşıdım. Bunu nasıl mı yaptım? Tabi ki kendi çabamla. Google bu işleri pek sevmezmiş. Dün “edebiyatçının biri”nde gördüğü yazıları bugün “bir edip”te görecek. Ne yapayım sevmezse. Ben sanki onu çok mu seviyorum!

Yalan yok, Edebiyatçının Biri ismini çok seviyordum. Vazgeçerken epey zorlandım. Ama insan nelerden vazgeçmiyor ki hayatta. biredip.com‘un ilk yazısı bu yazı olmalıydı ki bir anlamı olsun yaptığınız işin.

Hasılı ‘edebiyatçının biri’ gitti, yaşasın ‘bir edip’ diyorum artık. Ömrü uzun ve bereketli olsun.



“Edebiyatçının Biri, Bir Edip Olurken” için 2 yanıt

  1. Mustafa Alnıak avatarı

    O zaman hayırlı olsun 🙂 Domain de türkçe karakter olmaması önemli. Ayrıca sosyal medya kullanıcı adlarını almakta önemli. Bunlara bende takılıyorum.

    1. Geri dönüşün için teşekkür ederim Mustafa.
      Aslında Türkçe karakter sorunu diye bir sorun niye var, buna kafa yormak lazım. Ne diye Latin alfabesinin harflerine bağımlı yaşıyoruz ki biz? Bu çağda internet alemine üç beş harf daha dahil etmek çok zor olmasa gerek.
      Tabi buna kim kafa yoracak bilmem. Uluslararası mecrada dilimizi kimse adam yerine koymazken ben tutmuş Türkçe karakterlerle alan adından, sosyal medya kullanıcı adından bahsediyorum.
      Meydanlarda hamasî duygularla nutuk atmak kolay. Milletin gazı alınıyor. İş icraata gelince ortada kimse kalmıyor. 😎

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir



anlamsız kelimeler sözlüğü