
Süreyya Berfe – Sen de Uyusan
Sen de Uyusan
Gölgeni seviyorum, boynunu büküşünü, serinini.
Ben senin çiçeklerini seviyorum. Köklerini de…
Dağlardaki geçitlerin oralardan
hava kararınca bakan çiğdem!
Uyudum seni. Akşam uyudu. “Sen de uyusan…”
Sana gelen sonbahar
tabiattaki ilkbahardır bana.
iğdeler yerlerde biz görmeden, ne zaman?
Ben hâlâ ahlat, hâlâ buruk…
Mevsimler uyudu. “Sen de uyusan…”
“Senin kadar hızlı değişemiyorum
insanı derdine yandırmıyorsun.
Derin küstüm, zaman bilir.
Uykum geliyor gibi.”
içim uyudu. “Sen de uyusan…”
“Muharrem Ertaş’ı dinliyorum.
Sadece bunu istiyorum ölünceye kadar.”
Gözlerimle tadarım, dinleyişini dinler
seninle, içindekilerle, söylediklerinle uyurum.
Sen de uyursan.
Doğrudürüst yürürken çarpıştık.
Düştü elindeki deniz salyangozu. Kırılmadı ama.
Denizleri uğuldadı durdu.
Bir geri gitti ki zaman, uyurum belki
Sen de uyursan.
Bir Yeniay daha doğursak
doğduğuyla kalmayan.
“İşte, öyle” desek.
Geri çekilip seyretsek hiç kımıldamadan.
Uykusuz kalma. Uyurum o zaman.
Azalt zamanımı, ömrümü
beklet, yetişeme.
Fıstık ağacın
iste, baykuşun olurum.
Uyursan, uyurum.
Boş bir sayfa daha. Bana bakıyor.
Dokunsam uyur mu senin gibi?
Baksam belli olur mu sevdiğim?
Senin içindi yıkan hayatına doğru
Uyurum. Uyandırırsan, sen de uyursan.
Kalbinin içini, akarsuyunu düşünür
gözünün gördüğü olurum.
Gecelerimi, dağlarımı ışıtanım
senden yuvarlanıp sende kaybolurum
Sen de uyursan, uyurum.
Seni nerede, nasıl görmek isterim
ey deniz kıyısı hasreti
ey nefes almam, dürüstlüğüm?
Görünür geçer sanmalar, yanılmalar.
İyiyim. Sen de uyursan.
“Yarın da geçmezse, gelemezsem, yetişemezsem…”
Kaygılarını, cesaretini hep yanında taşırsın.
Onların huyunu, suyunu da.
Kimseye, bana bile yakınmadan atlattın.
Uyurum, uyursan.
“Yalnızım, çay yaptım. Çocukluk düşü gerçek.
Gençlik düşü? Eh. Şimdi? Varsa bile yok.”
Düşleri düşünebilsem, unuttuklarımı görsem.
Gerçek mi? Kimmiş ? Nereliymiş?
Uyuyalım. Düşler de…
“Kalbim çırpınıyor.” Çarpıyor yerine.
Kulağımın uğultusu geçti yerine
“Kulak sustu.” İyisin. Kalp söyledi.
Kanın ellerim gibi dolaşıyor gövdende.
Duyduğum uyudu. “Sen de uyusan…”
Rüzgârçiçeği diye bir çiçek varmış
sarı – yeşil açarmış o zamanlardaki Kore’de.
Bıraksam kara elmas gibi açarım seni.
Parlayanlar, sönenler…
Uzun sürer hatırlamak.
Uyurum, uyursan…
Aldırış etme. Kelimeler çoraklaşıyor bazen.
Çekilsin karşımdan şu zavallı zihin.
Önünden geçerim evinin, mektup yazarım.
Saat kaç, ne zaman, gidelim mi? Falan.
Uyurum. Sen de uyursan.
Gök gebe, bulutlar gebe, güz gebe.
Kokun, bakışların çoktan gebe.
Sevişmeler, rüzgârlar başladı. Saçların?
Düzelt çıkmadan. Havalandı sevgilim.
Uyumam, sen uyumadan.
Yatmak ne demek, uyumak ne?
Kim kiminle uyudu uykuyu?
Şafağım, ışığım üveyiğim.
Uyurum.
Sevdiğim için
sadece bunun için
Özlemem uyudu.
“Sen de uyusan…”
Süreyya Berfe
6
Bir yanıt yazın