Twitter etiketleri (tag) o kadar çabuk eskiyor ki ben yazıyı bitmeden gündem değişmiş oluyor. Ben buna çok takılmıyorum. Gündem değişse bile söylemek istediğim bir şey varsa onu söylerim. Ki yazılarımda gündemi yakalamak gibi bir derdim yok zaten. Gazete sayfası değil ki burası, sürekli yeni haber ve gündem peşinde koşayım. Burası bir kişisel blog. Benim bloğum. Canım bloğum. Burada benim istediklerim olur. Gündemle ilgili de ben neyi önemli görüyorsam ele alınması gereken konu odur. Önemli olan budur. Daha önemlisi sudur. Günde en az bir litre su için diyorlar. 🙂

#AsgariÜcret

Yılın son ayı gelince en çok konuşulan konulardan biri asgari ücretin ne kadar olacağı oluyor. Şu anda asgari ücret 2825 TL. Bu rakamın 4000 TL falan olacağı söyleniyor. Göze ve kulağa hoş geliyor. Yüzdeye vurursanız %40’ın üzerinde bir artış. Son yıllardaki en iyi artışlardan biri olacak demektir bu.

Buraya kadar her şey güzel. Ama ülkede gerçek oranı açıklanmayan bir enflasyon var şu anda. Devletin resmî kurumu TÜİK %20-25 civarında bir oran açıklıyor. Oysa sokağa çıkan herkes biliyor ki ülkede en az %100 enflasyon var. Böyle bir enflasyonun olduğu yerde siz asgari ücrete %40 zam yapsanız ne olur ki?

Farzımuhal %100 zam yaptınız. Enflasyon böyle uçmaya devam ettiği sürece bir ay sonra, sizin yaptığınız zam yine kuşa dönecektir. Hasılı, ülkede işler iyi gitmiyor. Üzülüyor muyum? Üzülmüyorum, diyemem. Ama içimden gele gele “Evet, üzülüyorum.” da diyemiyorum. Bu milletten ümidimi kestim ben.

#MasumlarApartmanı

Daha önce de yazdım bunu, benim TV ile aram yoktur. Hele bir diziyi her hafta takip edecek kadar sabrım zaten yok. Ama TRT’in -bana göre- son dönemlerdeki en iyi dizisi Masumlar Apartmanı alışkanlıklarımı gözden geçirmeme sebep oldu. Her ne kadar diziyi kendi saatinde TV’den izlemesem de gecenin ilerleyen saatlerinde -biraz hızlı modda- izliyorum.

Dizideki karakterlerin neredeyse tamamı sorunlu. Sorunlu yerine başka bir kelime mi koysaydım acaba? Çocukluk dönemleri travmalarla boğuşarak geçmiş diyelim. Film veya dizi izlerken hani bir karakterin yerine kendinizi koyarsanız. Dizi de kimin yerine kendimi koymalıyım, diyorum. Hiçbiri bana uymuyor. Bir sahnede Esat, bir sahnede Han, sonra bir bakmışsın Naci, Anıl… Kadın karakterler dersen hakeza. Safiye, Gülben, Rüya, Ceylan. Sonra Esra…

Bir şeyi daha söylemeliyim. Kadın bedenini pazarlamadan dizi tutmaz diyenlerin kulakları çınlasın.

#KHKliYaşamakİstiyor

Son 5-6 yılın acı gerçeği. Çoğunluğu “Hizmet Hareketi”ne mensup, farklı görüşlerden yüz binlerce insan KHK ile mağdur edildi bu ülkede.

15 Temmuz’u izleyen halk, son beş yıldır yapılan zulmü de izlemeye devam ediyor. Ağır hasta yüzlerce insan içeride yaşam mücadelesi veriyor. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Binlerce çocuk hem annesiz hem babasız bırakılmış. Kimse ne oluyor, diye sormuyor. Yüzlerce çocuk ömürlerinin en güzel çağını hapishanelerde geçiriyor. Kimsenin vicdanı sızlamıyor.

Hemen savunmaya geçip “Omo dorbo yopoldo” demeyin. Evet, darbe yapıldı ama kimin kime darbe yaptığını henüz tam anlamıyla bilmiyoruz. Bu bir. Darbeyi üç beş, bilemedin üç yüz, beş yüz asker yapar. Yüz binlerce insanı darbe suçlaması ile cezalandırırsan orada topuzunu kaçırdığın bir kantar olduğunu herkes bilir. Bu da iki.

KHK ile bir gece işinden edilen binlerce insan her gün Twitter’da adalet arıyor. Seslerini duyurmaya çalışıyor. Bağnaz trol ordusunu bir kenara koyarak söylüyorum, kendisini demokrat bir çizgiye oturtan insanlar bile çoğu zaman bu çığlığı duymuyor. Bugün sesini çıkarmayanlar için kötü bir haberim var. AİHM kendisine yapılan başvuruları birer birer başvuranlar lehine sonuçlandırıyor. Devlet hepsine tazminat ödemek zorunda kalıyor. Yarın bütün KHK’liler için bu kararlar teşmil edildiğinde devlet yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kalacak. Yani bu para önünde sonunda milletin, susan susmayan halkın cebinden çıkacak. Geçmiş olsun. (İç ses: Oh olsun!)