Küçücük bir vidayı basit görmeyin. Eşyaları ayakta tutan odur. O küçücük vida ile ayakta duran eşyalar da hatıraları ayakta tutar. Sonra hatıralar ilişkileri, ilişkiler bizzat insanı ayakta tutar. Beni affedin. Bugünlerde yüzlerce eşya ile birlikte binlerce hatırayı paramparça ettim. İlk günlerde biraz yüreğim sıkışmadı değil.…
Eskiden gazetelerde bulmaca sayfaları olurdu. Sonra bulmaca eklerine dönüştü bu sayfalar. Şimdi hepsi sanal birer oyuncak. Ortaokul ve lise yıllarımda bir bulmacayı çözebilmek için saatler boyu sözlük karıştırdığımı dün gibi hatırlıyorum. Kelimelerle dostluğum o yıllarda başlamış olmalı. 80’li, 90’lı yıllardaki klasik bulmacaların yanına sonraları kare…
Blogda neler oluyor? Uzun zamandır hasbihal etmedik. Şiir, hikâye vb edebî türler okuyucuyu mutlu etse de yazıcıyı yoruyor. Bu kez hiçbir edebî kaygı taşımadan yazmak istiyorum. (İç ses: Sanki edebî kaygı taşıyınca yazıya kıymet veren var!) Siz çayınızı tazeleyin. Ben de size havadan sudan biraz…
Uzun zamandır selamsız sabahsız yaşıyorum. Buraya yolumu düşürüp de üç beş kelam etmek zor geldi. Son dönemlerde “Niye yazıyorum?” sorusu sürekli meşgul ediyor zihnimi. Sahi insan niye yazar ki? Cevap bulamadığım her yinelemede buraya gelip bir şeyler yazmak da bu işin ironisi olmalı. Bu blogda…