Küçücüktü kız
Boyun bükme yoktu lügatinde
Hüznü bilmeyecek kadar küçük
Babasının yanağına öpücükler konduruyordu
İstiyordu ki ömrü
Babasının kucağında geçsin
Acılı sözcükler yoktu belleğinde
Ayrılık yoktu, hasret yoktu, nefret yok
Sustu saatler boyu
Babası anlattı, o dinledi
Babası mertti, kahramandı, dağ gibiydi
Sarıldı, yaslandı, tutundu
Yıkılmazdı ya babası, yıkılmadı
Bir omuzda teselliyi bilmezdi belki
Lakin başını koydu omzuna
Dayandı babası
Dünya omuzlarındaydı dayandı
Annesi tuttu elinden kızın
Gözleri babasında yürüdü kız
Hiç ayırmadı, ayıramadı
Öpücükler yolladı minik elleriyle
Kayboldu anneyle kız
Baba kaldı geride, hüzün kaldı
Baba dağ gibiydi
Bir sel boşandı dağdan, yıkıp geçti
Baba gülmedi o günden sonra
Kin büyütüyor hapishane avlularında
Özgürlük türküleri dilinde
Yaralarını dağlıyor
Kızım diyor, nazlı çiçeğim…
Zalimler bulur belasını
Başını dik tut, öyle bükme boynunu
İlelebet sürmez mahpusluk
Baban hep yanında olur bir gün
Biri annenin olsa da omzumun
Biri hep senin, hep senin olacak
Kızım, nazlı çiçeğim…
☘
Bundan yaklaşık dört yıl önce, 9 Eylül 2017 tarihinde karalamışım bu satırları. 9 Eylül 2017 tarihi cumartesi gününe denk geldiğine göre şiiri 4 Eylül’deki açık görüşün -her ayın ilk pazartesi günü açık görüş günüydü- hatırası olmalı. Şimdi bilgisayar başında üç beş kelam yazmak kadar kolay değildi o günler. Anlatıp ve de anıp dinmeyen öfkemi biraz daha kabartmak istemiyorum.
Unutuyor muyum o günleri? Hayır. Affediyor muyum bu zulmü yapanları? Hayır. Sadece bu dünya için değil, diğer âlem için de affetmiyorum. Sırat köprüsünden geçişleri benim affetmeme bağlı olsa tekmeyi basarım her birine. Gerisini varın siz düşünün.
Affetmek ne ki!
Ne yazsam bilemedim, okurken içimi acıttı.
Sevgili Aytacrafts,
Öyle anlar vardır ki susmak konuşmaktan daha çok şey anlatır. Bu blog, (“ağlama duvarı”ndan mülhem) bir “susma duvarı”dır. Suskunluklarımdan sızanlar vardır burada. Kalanı bende mahfuz. “Sana her şeyi anlatmadım” diyen şair misali ben de içimdekilerin hepsini anlatmadım.
Söylesene, böylesine kirlenmiş bir dünyada anlatsam ne olacak ki?