You are currently viewing Nuri Bilge Ceylan – Kış Uykusu

Nuri Bilge Ceylan – Kış Uykusu

Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği Kış Uykusu filmini izledim. Film çekildikten tam on yıl sonra. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü kazanmış filme başlarken üç saat on beş dakikayı bu filme ayırdığıma değecek mi diye düşündüm.

Değdi mi? Değdi. Sakin filmleri seviyorum ben. Yavaş yavaş akan, hatta akmayan filmleri… Bu filmde de öyle oldu. Her an bir aksiyon ortaya çıkacak diye bekleye bekleye film bitti.

Usta oyuncuların rol aldığı film Kapadokya’da bir otelde geçer. Aydın (Haluk Bilginer) emekli bir oyuncudur. Aktörlüğü bıraktıktan sonra Orta Anadolu’da kendi halinde küçük bir otelde çalışarak günlerini geçirir. Hayatında ise iki kadın vardır: Kendisine her anlamda uzak ve soğuk olan genç karısı Nihal (Melisa Sözen) ve boşanmış olan kız kardeşi Necla (Demet Akbağ). Aydın tiyatroculuktan emekli olduktan sonra, babasından kalan mülkü idare etmek üzere eşi ve ablasıyla birlikte Kapadokya’daki otele yerleşmiştir. Kapadokya’daki otelde Aydın’ın hayatı, etrafında olup bitenlerle ilgili hiçbir sorumluluk taşıma gereği hissetmediği için çok durağandır.

Filmde ısınamadığım tek isim, çok az rolü olan İsmail (Nejat İşler) oldu. Fazla kasıntı bir duruşu var bana göre. Sadece bu filmdeki kısacık rolü için değil, başrol oynadığı filmleri için de aynı şeyi düşünüyorum. Bazı karakterlere ısınamıyor insan, yıldızım barışmadı sanırım.

İzledikten sonra film yorumlarına baktım biraz. Demet Akbağ’ı rolüne uygun bulmayan insanlar gördüm. Neymiş, hep komik rolleri ile hatırlanıyormuş, bu rol ona ağır kaçmışmış vs vs… Evet, Demet Akbağ’ın eğlenceli bir karakteri var. Ama filmdeki duruşu gayet doğaldı. Güldürmedi yani!

Nihal ve Necla karakterleri üzerinden kadınlar hakkında birkaç cümle kurmak istiyorum ama toplum buna hazır mı emin değilim. Hatta birkaç sahnede görünen Sevda’yı (İsmail’in karısı) da buna dâhil edebilirim. Bu üç karakter nerdeyse Türk toplumundaki kadınların yüzde yetmiş seksenine karşılık geliyor desem abartmış olmam. Birkaç kelam etmek isterim ama yazıyı okuyanlar beni kadın düşmanı ilan ederler diye korkuyorum.

Tabi erkekler için de benzer cümleler kurulabilir. Özellikle Aydın’ın üsttenci bakışı, zenginliğini karşısındakileri ezmek için bir araç olarak kullanışı, ahlakı dilinden düşürmüyor olmasına rağmen her an ahlaksızlık yapabilecek bir potansiyel barındırması gözden kaçmıyor. Sonra İmam Hamdi’nin sığlığı, Aydın Bey’in işlerini çeviren Hidayet’in sinsiliği ve kraldan fazla kralcılığı da yurdum insanının portresini çıkarma adına başarılı çalışmalar olmuş diyebilirim.

Filmin adının neden “kış uykusu” olabileceğine dair biraz kafa yordum. Aklıma somut bir gerekçe gelmedi. Bu tabir aslında hayvanlar için kullanılıyor. Tabi alegorik olarak insanların derin bir uykuya daldıkları zamanları anlatmak için de kullanıyoruz tamlamayı. Peki filmde uykuda olan kim? Aydın, Necla, Nihal? Hangisi? Ya da diğerleri mi? Belki de hepsi. Filmin, başladığı yerde bittiğini varsayarsak hepsi kış uykusunda olmalı.

Ben film eleştirmeni değilim. Ne desem boş. Film güzel, vaktiniz varsa oturun seyredin işte! 😎

Beni bilgilendir
Bildirim
guest
0 Yorum
Satır içi geri bildirim
Tüm yorumları gör