Beş Benzemez Toplantısı

-Beş Benzemez Toplantısı’na hepiniz hoş geldiniz.

Kelimeler kralı coşkulu sesiyle devam etti:

-Bu haftaki olağan toplantımızda beş kıymetli üyemiz var aramızda. Sözü konuşmacılarımıza vermek istiyorum hemen. Biliyorsunuz her hafta farklı bir sıralama yönetimi ile konuşmacılar kürsüye geliyor. Bu hafta ters alfabetik sıralama olacak. İzninizle ilk konuşmacımıza veriyorum mikrofonu.

Ürkek adımlarla mikrofona geldi Serçe. Tedirgin bakışlarla süzdü izleyicileri. Daha önce izleyici olarak defalarca katıldığı toplantıda bu kez konuşmacı olarak bulunmak gururunu okşamıştı. Hemen söze girdi:

-Bu sabah bahçede karşıma
Küçük bir serçe kuşu geldi;
Havuzun taşına kondu,
Bir içti, bir doğruldu,
Nasıl da korkuyordu.

Sen hiç korkma serçe kuşu,
Suyunu rahat rahat iç,
Sıhhat afiyetle uç,
İnsanoğlu çeşit çeşit
Beş parmağın beşi bir mi?¹

Alkışlarla sahneden indi Serçe. Konuşma sırası Mucize’nindi. Yerinden kalktı, daha bir adım atmadan mikrofonun başında gördüler onu:

-Büyük kudretine pek çok inandım,
Seni ta içimden sevdim ben, Tanrım!
Gönlüme tecelli eyledin sandım;
Yavrumu bağrıma basarken, Tanrım!
…
Gönlüme taktım da neşeden kanat,
Gözlerime doldu göklerin kat kat…
Her eserin güzel ve yüksek, fakat
Bu çocuk en büyük mucizen Tanrım!²

Kürsüden ayrılırken yeniden mikrofona yöneldi Mucize:

-Gündem harici birkaç cümle söylememe izin verin, dedi. Beni herkes görebilir ama herkes gösteremez. Beni sürekli görmek isteyenler için bir sır vereyim size. Yanınızda sürekli ayna taşıyın ve beni her görmek istediğinizde aynaya bakın.

Mucize geldiği gibi kaşla göz arasında yerine geçti. Üçüncü konuşmacı ellerini önüne bağlamış ağır adımlarla ilerledi sahneye. Mikrofona gelince dua eder gibi kaldırdı ellerini. Kendini esir etmişti:

-Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşyâ uzakta?
Gözsüz görüyorum rûyâda, nasıl?
Zamânın raksı ne, bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?³

-Çok uzun bir konuşma hazırlamıştım sizler için. Ancak konuşma süresinin kısıtlı olması nedeniyle sadece iki bölüm okuyabildim. Devamını toplantı tutanaklarından okuyabilirsiniz.

Toplantının sonu yaklaşmıştı. Sırada dördüncü konuşmacı vardı. Kulakları çınlatan bir ses geldi. Ardından derin bir sessizlik oldu. Islık göründü mikrofonda:

-Sanma ki ciddiyet ile sarf ederim sanatımı
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir
Bezmimeyde sühefanın saza meftun oluşu
Nazarımda su içen eşşeğe ıslık gibidir⁴

Son konuşmacıya gelmişti sıra. Bisküvi anons edildi. Mikrofona yöneldi bisküvi. Sesi titriyordu:

-Hepinizden özür diliyorum. Bugün size sunabileceğim bir güzellik yok maalesef. Burada özür dilemesi gereken ben miyim yoksa beni boynu bükük bırakan şairler mi, onu da bilmiyorum.

Salonda müthiş bir alkış koptu. Seyircilerin tezahüratı Bisküvi’nin sesini bastırdı.
-Seni seviyoruz Bisküvi!
-Sensiz çay bile geçmiyor boğazımızdan!
-Kırıyorsak sebebi var!
-Lokumu da al, bize gel!

Bisküvi alkışlar içinde yerine geçerken Kelimeler Kralı ‘Beş Benzemez Toplantısı’nı bitirmişti çoktan. Seyirciler salonu terk ederken ıslık çalan da vardı, mucize göstermeye çalışan da. Sevgililer ellerini birbirine kelepçelemiş serçelerin şarkısını dinliyorlardı.

Herkesin damağında bir bisküvi tadı kalmıştı o geceden.

Beş kelime ile öykü, şiir, deneme, makale yazma etkinliğine katılmak için bu hafta biraz geç kaldım.  Haftanın kelimelerini sevgili Momentos vermiş. Kelimelerimiz: serçe, bisküvi, ıslık, kelepçe, mucize.

1. Necati Cumalı, Serçe Kuşu ↩︎
2. Halide Nusret Zorlutuna, Mucize ↩︎
3. Necip Fazıl Kısakürek, Çile ↩︎
4. Neyzen Tevfik, Sanat ↩︎