Yarım Kalmış Cümle
Akşam yeni olmuştu. Bulutların öfkesi geçmiş, yağmur sonrasının aydınlık caddelerinde gün sonu telaşı yeniden başlamıştı. Caminin önünden geçerken ezan başladı. Çirkin ses olur da bu kadar çirkini olmaz be diye…
Akşam yeni olmuştu. Bulutların öfkesi geçmiş, yağmur sonrasının aydınlık caddelerinde gün sonu telaşı yeniden başlamıştı. Caminin önünden geçerken ezan başladı. Çirkin ses olur da bu kadar çirkini olmaz be diye…
Kaç zamandır yazmıyorum. Hayat böyle güzeldi. Bu kalem... Bu defter... Nereden geldiler vakitsiz. Nisan. Bahar... Kuşlar... Diriliş ayı. Biraz da vakitsiz aşklar mevsimi. Eylül ne güzel oysa, sokaklarda turfanda meyveler…
-Gözlüğüm nerede Filiz? -Nereye koyduysan oradadır! -Tamam, tamam. Sana soran da zaten hata. -Hata sendeyse niye bana kızıyorsun ki? -Kızmıyorum aşkım, belki yerini biliyorsundur diye sordum. Filiz aşkım, sana söylemeyi…
Şapkasını alıp çıktı adam. Elleri titriyordu. Masasında kaldı kağıt ve kalemi. Saat 16.38'di. İçinden ırmaklar geçiyordu. Yağmur çiseliyordu aralıksız. Ev ardında kalmıştı, evsizdi. Kararsız adımlarla geçti sokaklardan. Islak elbiseleri yapıştı…