“Kimsenin Bilmediği Şiirler” başlığı ile bir yazı (yani bir mektup) yazmıştım birkaç yıl önce. Yazıyı okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz. Google’ın, insanları ara ara bu yazıya yönlendirdiğini fark ettim geçenlerde. Vardır bir bildiği, dedim. Demek ki insanlar böyle bir arama yapıyorlardı: Kimsenin bilmediği şiirler… ARA! İnsanlar…
Yeni bir blog yazısı için bilgisayarın başına geçtiğimde tasarladığım konu ile aklıma o an gelen konu arasında yaşanan rekabet ‘dört büyükler’ arasında bile yaşanmıyor. Bugün sizinle yıllar önce yazdığım bir yazıyı paylaşacaktım. Vazgeçtim. Bundan tam 22 (yazıyla da yirmi iki) yıl önce kaleme aldığım bir yazıydı…
Bu yazının tamamı sana yazıldı. İstediğin kadar üzerine alınabilirsin. “Blog yazmanın 10 kuralı”, “Hatasız bir blog yazısı yazmak için 100 altın kural” gibi nesnelliği tartışmalı konuları işin meraklılarına bırakıyorum. Ben “10 adımda 12 adım” konulu bir yazı yazacağım. Son dönemde karşıma çıkan hemen her bloğu…
Şimdi ben buradan hiç kalkmadan bir blog yazısı yazmaya başlasam, yazabilir miyim, tabi yazarım. Hatta bir yazı değil, biraz ıkınsam beş on yazı çıkar. O kadar doluyum yani. Ne yazacağım? Üzerinde saatler boyu düşünülmemiş bir yazı işte. Düşününce ne oluyor ki zaten? Konusu falan yok…