You are currently viewing 2017 Geride Kalırken – 8. Yıla Merhaba

2017 Geride Kalırken – 8. Yıla Merhaba

2017’yi bitirirken bu yıla da bir veda yazısı yazmak gerekir (mi?) diye düşündüm. Baktım ki herkes döktürüyor, benim neyim eksik arkadaş dedim. Bizim de elimiz kalem tutuyor değil mi? Hayır tutmuyor, artık çok özel yazıları kalemle yazıyorum. Onun dışında her şey bir klavye ile başlayıp bitiyor. Açıkçası üzülüyorum da buna. Ama devir hız devri olunca kabullendim bunu.

Koskoca bir yılı daha devirirken ardıma dönüp bakmaya korkuyorum. 2017 zahiren kötü bir yıl oldu. Bize, görünene göre hüküm vermek düşüyor. Kaybedilmiş bir yıl 2017. Bir önceki yıl (2016) da çok verimli geçmemişti. Osmanlı Devleti’nin duraklama dönemi gibi yaşadıklarım. Duraklama demeyeyim ben buna yine de. Çünkü ardından yıkılma dönemi gelmesin. Tarihi çok bilmem ama arada bir yerde “fetret dönemi” denilen bir şey vardı. Şu an yaşananlar tam da bu aslında.

Blog için uzun süren bir ayrılık yaşadım. Ara sıra önceden zamanlanmış birkaç yazı göründü sayfada. Lâkin işin gerçeğinde çok uzun sürdü ayrılığımız. Gelince gördüm ki hiçbir şey değişmemiş blog dünyasında. Her şey eski tas eski hamam. Zaten ne olabilirdi ki? Blogların devrim yapmasını beklemiyordu değil mi kimse? Üç beş blog yazarı kendi çapımızda eğleniyoruz şunun şurasında. Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. Daha doğrusu kendimiz yazıp kendimiz okuyoruz. Yeni okuyucuları bloglara çekmek neredeyse mümkün değil. Niye böyle? Boşversenize ya, okuyunca ne olacak ki!

Desem de inanmayın. Ben çokça okudum bu aralar. Bir ara fırsat bulunca ve demini alınca okuduğum eserlerin bir listesini yazarım. Hatta her eser için bir tanıtım yazısı yazsam iyi olur. Şimdilik sadece şu kadarını söyleyeyim: Yüz kadar eser okumuşum bu yıl. Şu aralar Nazan Bekiroğlu’nun son eseri “Yerli Yersiz Cümleler“i okuyorum. (Güncelleme: Kitabı ancak 2020 yılı ortalarında yarım yüzyıllık geçmişi arkada bırakıp uzun bir sefere çıkmanın arifesinde bitirebildim.)

Şiirler biriktirdim bir köşede. Üç beş güzel insan adına, artık kullanılmayan hatıra defterleri için habersiz yazılar yazdım. Defterleri olmadığı için bu blogdan okuyacaklar sanırım yazdıklarımı. (Güncelleme: Eylül 2021. Bahsettiğim yazılar Görülmemiş Mektuplar başlığı altında toplandı.) Ne şiirler güneş yüzü gördü, ne yazılar. Anlayacağınız her şeyi yayımlamıyorum. Çünkü her şeyi yayımlamak için yazmıyorum. Ben, keyfim ve kahyası çok mutluyuz böyle.

Dünyada olup bitenlere dair hiç kafa yormuyorum. Niye yorayım ki? Dünyadakiler sanki benim dertlerimle çok mu ilgililer? Ülkeyi soruyorsanız, cevabını ilk cümlede verdim. Biz de ülke olarak dünyadayız değil mi? Tamam öyleyse. Siyaset, ekonomi, eğitim, çağdaşlık vs. benim çok uzağımda. Mümkünse onlar da bana uzak olsunlar.

Şurada kaldı birkaç gün. Biz hindimizi alalım. Başımızda da bir büyük bulunsun. Mekanı kapatalım. “Çılgınlar gibi eğlenelim” demeyeceğim. Çılgın biz olalım. Millet bizim gibi eğlensin. Biliyorum ki bu yıl da büyük ikramiye -hatta bir amorti bile- bana çıkmayacak. Sebebini siz biliyorsunuz.

Bu kadar 2017’ye veda yazısı yeter. İki bardak çay içinceye kadar yazılan bir yazı ancak böyle olur. Şimdi üçüncü bardak çayımı doldurmak için kalkabilirim artık. Siz de okumak için en azından bir bardak çay içimi süreyi ayırırsanız beni mutlu edersiniz.

Yıl sonu demek benim için bloğumun bir yaş daha büyümesi demek. Yani yaşlılık demek. Kesintisiz yedi yılı geride bırakmış oldum. Bloglama geçmişime dair “Zaman Çabuk Çabuk Geçiyor” ve “2001’de Başlayan Yazı ve Blog Macerası” başlıklarını taşıyan iki yazı kaleme almıştım daha önce. Merak edenler bu yazıları da okuyabilirler. Şimdi 8 (yazıyla da sekiz) yaşına ayak basmış bir bloğum var. Sekiz yaşında bir çocuk gibi tatlı. Bir çocuk gibi umutlu. Ve bir çocuk kadar tedirgin.

Yeni yılı sadece bloğumun doğum günü oluşu dolayısıyla önemsiyorum. Gerisi teferruat bile değil.

Sonra bir gün ben bloğumun gerçek yaşının daha büyük olduğunu fark ettim. Doktora gittik, baktık ki kemik yaşı epey büyük, hemen tetkiklere başladık. Nihayetinde elimizdeki raporlar doğrultusunda blog yaşımın aslında sekiz değil bu yazının yazıldığı tarih itibarıyla 17 olduğunu tespit ettik.

Beni bilgilendir
Bildirim seçiniz
guest
8 Yorum
Satır içi geri bildirim
Tüm yorumları gör
Halil Gönül
29 Aralık 2017 16.40

Daha da nice 8. yıllar dilerim.

Hatice
Hatice
29 Aralık 2017 17.04

Aramıza döndüğünüze sevindim..gözler kulaklar aydın olsun

Ne önemi var!
Ne önemi var!
9 Ocak 2018 12.44

Ara ara bakıyordum yeni bir şeyler bulamıyordum. Merak ettim açıkçası. Bugün girince yeni yazılar görünce mutlu oldum. Siz yazın biz okuruz:)

Gülten
Gülten
2 Ocak 2022 11.54

Daha nice güzel yıllar diliyorum.Keşke çok önceleri açsay mışım ben de fakat kısmet.Burda olmaktan mutluyum:) Daha nice yılları birlikte okuruz inşallah:)