Teknolojinin bu noktaya geleceğini tahmin bile etmediğim yıllardı. Üniversitede öğrenciydim. Karşıma çıkan güzel şiirleri bir defterde toplamak düşüncesiyle bir kareli defter almıştım. Kareli defterleri çok severim. (Çizili defterleri ve harita metot defterleri sevemedim oldum olası.) Yıl -yanılmıyorsam- 1992. Defterim hâlâ duruyor ama ben şu an ondan biraz(!) uzağım. Bu yüzden emin olamadım yıldan. Otuz yıl mı geçmiş üstünden? Hay maşallah!
Türkan İldeniz ismini ilk kez o yıl duymuş olmalıyım. Aşağıdaki şiir o yıllardan kalma. İnternete şöyle göz ucuyla bir baktım, şairin üç beş şiiri var sayfalarda. Belki şöhreti yakalayamamış, belki yeni nesil onu bilmiyor, bilmeyince de şiirleri paylaşılmıyor. Bilinmeyen şiirler dizisi zaten şöhret olmuş şairlerin peşinde değil. Güzel şiirin izini sürüyorum ben. Şairinin kim olduğuna aldırış etmeden yakaladığım güzel dizeleri görmeyenler için bir kez de buradan görünür kılmaktır derdim. Benim için yüzlerce şiir yazan şair ile bir tane şiir yazan şairin farkı yok. Uzattım, sözü şaire bırakalım.
Bekleyiş
Sayısını unuttuğum günlerce bekleyişten
Ben yorgunum rıhtım taşları yorgun
Art arda geçen gemiler durmuyor bu limanda
Duranlardan sen çıkmıyorsun.
Bil ki katıksız sancılara razıyım yokluğun olmasa
Bil ki bir avuç biber gözlerime serpilen
Ellerimde soğumadı ellerinin izleri
Durup şiirler okuyorum yoluna.
İçimde sıkıntının en dayanılmaz şekli
Kaçıncı kere saatleri susturuyorum
Bensiz çözülüp, sensiz bağlanması yok mu halatların
Tükeniyorum.
Türkan İLDENİZ
Sen de düşüncelerini paylaş!