Zeybekler Anadolu Lisesinde 2008 yılında mezun ettiğim 11YDA sınıfının öğrencileri için kaleme alınmış mektuplar bunlar. İlk kez bir grup öğrenciye talepte bulunmamış olmalarına rağmen hatıra yazılar yazdım. Bu sınıfta okuyan öğrencilerimi diğerlerinden ayrıcalıklı kılan bir şey yoktu elbette. Tek ayrıcalıkları…
Sevgili Seda, Hayatta kaybedilen şeylerin pek çoğu yeniden kazanılabiliyor. Bu yüzden kaybedilenlerin pek azı teessüre değiyor. Yaşayıp öğreneceksin. İnsanlar hayat aynasına doğru dürüst bakmayı becerebilseler, nelere sahip olduklarını çok daha iyi görecekler aslında. Ama bakmıyorlar/bakamıyorlar. Çünkü bu aynaya bakmak, acıtıyor…
Sevgili Zübeyde, “Çok alıngan bir çocuk oluyor gökyüzü / Dokunsan ağlayacak”1 Nedir bu alınganlığımız? Nedendir? Toplum içinde yaşamak zorunda olan canlılarsak da biz, her birimizin ayrı dünyaları var. Bu ikilem içinde birini diğerinin önüne koyabiliyoruz bazen. Cemiyet içindeki hayatımız mıdır…
Sevgili Rahime, Farkındaysan tükeniyoruz. Biz yılları tüketiyoruz. Yıllar bizi. Verdikleri, alıp götürdüklerinin yanında ne ki? Ah! Ömür geçiyor. Yerine ne konulur? Sendeki anlamını tahmin edemediğim bir hicrana kapı aralıyor saatler. Sen ve arkadaşların (kimler olduğunu hatırlamak isteyip istemediğinden emin değilim!)…