Her yılın sonunda -her yılın başı da denilebilir- yazı yazmak mutad hâle geldi. 2024’ün gidişine, 2025’in gelişine bir şeyler karalamazsam bir şeyleri yarım bırakacakmışım gibi geliyor. Hemen söyleyeyim, bu, yıl sonu / yıl başı yazılarını kendimi bağlamak için yazmıyorum. Kimse kusura bakmasın, onlarca hedef sıralayıp da yılın sonunda tutmayan bu hedefler yüzünden hayatı kendime zehir edemem. Zevkle okunan, eğlenceli bir yazı olsun istiyorum sadece. Hedef dediğin ne ki!
Geçmiş yıl sonu yazılarına baktım bu yazıya başlarken. Birkaç yıldır aralıksız yazmışım. Daha önceleri de ara ara yazdığım olmuş. Yazının altına hepsini iliştireceğim. Merak ediyorsanız okursunuz. Okuyun işte ya!1
2024 nasıl geçti?
Ben, keyfim ve kahyası… Günümüzü gün ediyoruz. Bir elimiz yağda bir elimiz balda yaşıyoruz. Bir yerlerde Türkiye diye bir ülke olduğunu biliyoruz. Orada insanların hangi sıkıntıları çektiğini de aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz. Lakin elimizden gelen bir şey yok. Kaderinize razı olacaksınız. Bu işin tabiatında var sıkıntı çekmek.
2024’te yıl boyunca bir yazı atölyesine devam ettim. İtalyanca bir atölye. Geçen haftalarda yıl sonu programını yaptık. Keyifli ve güzel bir akşamdı. Blogda “Kim Yok?” başlığı ile yer alan hikâyemin bir bölümünü İtalyanca olarak okudum. Hikâyenin tamamı yine İtalyanca olarak çok dilli bir platform olan specimen.press adresinde paylaşıldı. Sanırım aynı adreste Almanca ve Fransızcası da paylaşılacak. Yine atölyenin kapanış programında “Ey Kalbim!” adlı şiirimin ben Türkçesini okudum, Somali asıllı İtalyan yazar Ubah Cristina Ali Farah İtalyancasını okudu. Programda dinleyiciler için “Sessizlik de Liyakat İster” başlıklı denemem ile “Hiçliğin Ortasında, Çay ve Sen” başlıklı şiirlerimin İtalyanca metinleri de vardı.
Yukarıda bahsettiğim -Ey Kalbim!- şiirimi Ubah, programı yaptığımız gün RSİ Radyo programında dinleyicilere sundu. İtalyanca biliyorsanız bağlantıdan dinleyebilirsiniz.
Yine bu yazı atölyesi için kaleme aldığım ama çok uzun olunca İtalyancaya çevirmediğim bir hikâyem daha vardı. Onu da blogda “Tarih Atlası” başlığı ile okumuştunuz. Hakkımı teslim ediyorum. Nicelik olarak iyi, nitelik olarak güzel yazmışım atölye boyunca. 🙂
Benim için 2024’ün özeti bu programdı. Yıl boyunca biraz İtalyanca biraz Türkçe yazdığım metinleri okuyuculara sunmak beni ziyadesiyle mutlu etti.
Buraya kadar yazdıklarımdan anlamış olmalısınız ki İtalyanca öğreniyorum. Henüz istediğim seviyenin biraz uzağındayım. Şimdilik çok kaliteli İtalyanca metinler yazmak gibi bir hedefim yok. Ama en azından Dante’nin İlahi Komedya’sını (La Divina Commedia) orijinalinden okuyabilmek gibi, İtalyan edebiyatının diğer yazarlarını zevkle okuyup edebî tat alabilmek gibi gerçekleştirilebilir hedeflerim var. Kısmet.
2024 için “Kim Yok?” adlı hikâyemde alegorik göndermeler yapmıştım, oraya da bakabilirsiniz. Uzatmayayım, 2024 sayfasını kapatıyorum.
2025 nasıl geçecek?
Peki, 2025 için ne düşünüyorum? Ne yalan söyleyeyim, hiçbir şey düşünmüyorum. Neredeyse on yıldır geleceğe dair daha az plan yapıyorum. Hele son beş yıldır hiç plan yapmıyorum desem yeridir. Anı yaşamak diye bir kavram var ya, işte ben onu yapıyorum. Üçümüz (genelde ben, keyfim ve kahyası bazen de ben, tepem ve tası) 2024’teki gibi mutlu bir yıl geçirmeyi umut ediyoruz.
“Kul kurar, kader güler.” diye güzel bir cümle var. Bugüne kadar kurduğum her şeye kaderin nasıl güldüğünü gördüm. Zorladığım şeylerin ben zorladıkça ters teptiğini, akışa bırakınca daha kolay gittiğini kafama vura vura öğretti hayat.
İnsanın iradesini elinden alan basit bir kadercilik anlayışında değilim ama ne kadar çabalarsanız çabalayın sonunda kaderin, Allah’ın dediği oluyor. Hele rızık konusunda endişe etmemeyi öyle öğrendim ki dünyada olup biten hiçbir şey beni endişelendirmiyor. Allah’a güvenin, o sizi aç bırakmaz, yolda koymaz!
Yaşlanıyorum ve yaşlandıkça dinginleşiyor insan. Etrafında olup bitenleri daha dikkatli gözlemliyor, daha çok şeyin farkına varıyor. Daha çok dinliyor, daha çok anlıyor ama daha çok susuyor. Susan birini kimse yenemez.
Blog arşivine baktım, en çok yazıyı son dört yılda paylaşmışım. “Daha çok sustuğunu söyleyen biri hiç durmadan yazdı mı? Bu nasıl bir dinginlik?” diyebilirsiniz. Bir çelişki gibi gelebilir size bu durum. Ama değil. Beni en iyi ben tanıyorum çünkü. Yazıyorsam korkmayın.
Otuz yıl önce göreve başladığım yıl öğrencilerimi yazmaya teşvik etmek için günlük tutmalarını istemiştim. Bir öğrencim aşağı yukarı şöyle bir şey demişti: “Hocam ben günlük tutmak istemiyorum. Günlük tutan insanlar yalnızdır, bu yüzden günlük tutarlar ve biraz da depresiftirler. Ben öyle biri değilim ki!”
Yazma bahsi açıldığında aklıma gelen ilk anı çoğu zaman bu oluyor. Siz yine de insanların ne düşündüğünü çok önemsemeden yazın. Deli mi diyecekler? Desinler, bize akıllı lazım olduğunu kim söyledi ki?
Otuz yıl önce deyince içim cız etti. Yaklaşık on yıldır mesleğimi yapamıyorum. KHK denen ucube bir uygulama ile insanlar işinden gücünden oldu bu ülkede. Daha kötüsünü söyleyeyim mi? Bir grup insanın bu yaşananlardan hiç haberi yok. Uzaydan gelmiş gibiler. Bu; siyasi, fikrî bir körlükse bir yere kadar anlayabilirim. Ama korkarım ki bu durum siyasi, fikrî bir körlük değil, insanî bir körlük. Üzücü olan da bu işte. Veyl olsun onlara!
Ülkenin en kaliteli ve en temiz insanlarına yapılanlardan sonra ülkede olup biten hiçbir şey umurumda değil. Bir sinema gibi izliyorum her şeyi. Beter olun, dediğim zamanlar çoktur. Beter olun!
Yukarıda otuz demiştim, düzelteyim, bu yıl mesleğimin otuz birinci yılındayım.
Öğretmenim ben. Edebiyat öğretmeniyim. Göğsümü gere gere söylüyorum, KHK’liyim. KHK’li bir öğretmenin sayfasında olmak sizi korkutuyorsa koşarak terk edebilirsiniz bloğu. Gidiyorsunuz diye üzülmem hatta sevinirim.
Ne diyorduk? Zalimler için yaşasın cehennem!
- Geçmiş yılların yıl sonu yazıları:
2023 ➡️ Hey Yıllar Yenilmedim Size, Umutlarım Yine Aynı!
2022 ➡️ Yeni Yıl Hedeflerimi Yazdım
2021 ➡️ 2021 Biterken 2022 Başlarken
2017 ➡️ 2017 Geride Kalırken
2016 ➡️ Giden Gitmiştir, Gittiği Gün Bitmiştir!
2010 ➡️ Feysbuk Hesabımı Kapattım. Çünkü…
2007 ➡️ Hesap Kitap Bilmeyenler
↩︎
Hocam ne güzel bir yazı olmuş 🙂
Hedefleri belirlemeden keyfine yaşamak çok güzel geliyor kulağa 🙂
“Siz yine de insanların ne düşündüğünü çok önemsemeden yazın.” Kesinlikle katılıyorum. 🙂 👏
Teşekkür ederim Sinan.
Hayat, ulaşılmaz hedefler koyup onların peşinde heder olmak için çok kısa. Tadını çıkarmak en güzeli. 😊
Sevgili Bir Edip,
Ne mutlu size ki öğretmen olmuşsunuz, öğrencileriniz olmuş… bence öğretme ve öğrenme sürecimiz hayat boyu devam eder hepimizin, ancak sizin ki seçilmiş bir meslek olarak çok değerli.
Lütfen kendinizi karamsar cümlelerden uzak tutun ve hayatın şu anda size verdiği harika şeylere odaklanın. İtalyancayı mükemmel derecede öğrenip, öğreteceğiniz kimseler olacağına da eminim ayrıca 🙂
Yeni sene size sağlık, yeni bilgiler ve bereket getirsin. 🙂
Teşekkür ederim Momentos.
Yeni yıl hepimiz için güzellik getirir inşallah.
Mesleğimin kıymetini biliyorum ve ona toz kondurmamak için titizleniyorum.
İtalyanca için mücadeleye devam. Her şey çok güzel olacak. 😊
Bu sene kul kursun kader gülmesin yaaa
Öyle olsun inşallah. 😊